Prof. Dr. Sevil Atasoy ile Röportaj
1-) Merhaba Hocam. Hoş geldiniz. Öncelikle bu röportajı bizimle yaptığınız için çok teşekkürler. Sizi birçok kişi Kanıt Dizisinden tanıyor. Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
İstanbul Alman Lisesi ve Kimya Fakültesi mezunuyum. Biyokimya profesörüyüm, neredeyse 30 yıldır adli bilimlerle ilgileniyorum.
2-) Ülkemizde Kimya Mesleği’nin gelişmesi için neler yapılabilir? Akademisyen olmak isteyen öğrenci arkadaşlar kişisel gelişimleri için neye dikkat etmeliler?
Bana göre kimya, nedensellik bağları bulmayı, ayrıntıdan bütüne, bütünden ayrıntıya gidebilmeyi, kuşkulanmayı, alternatif üretmeyi, gördüğüne bile inanmamayı, düşünmeyi öğretir. Daha sonraki gerek meslek, gerekse özel hayatınızda bu beceri sizi hep ileriye taşır. Bana kalırsa herkesin önce kimya okuması gerekir.
3-)İstanbul Üniversitesi Biyokimya Bölümünde ihtisas yaptınız. Ülkemizde Kimya ilmi ile uğraşıp adli kimya konusunda ihtisas yapmak isteyen arkadaşlarımız için yurt içi ve yurt dışı tavsiyeleriniz nelerdir?
Öncelikle yine kimya fakültelerinde analitik kimya, enstrümantal analiz gibi bir dalda lisansüstü eğitimi öneririm. Tez konularını adli kimyadan seçebilir, adli tıp enstitülerinden ve hukuk fakültesinden ders alarak mesleğe adım atabilirler.
4-) İnternette yaptığımız araştırmalar neticesinde 1980 yılından itibaren Adli Tıpta görev almaktasınız. Adli Tıpta kimya üzerine neler olduğunu çok merak eden var. Kuruma uzun yıllarını vermiş biri olarak kimya üzerine bölüm okuyan arkadaşları bilgilendirir misiniz?
Yasa dışı uyuşturucu madde analizinden, gıda maddelerinin, ilaçların, vücut geliştiricilerin yasal düzenlemelere uygunluğuna; çevre kirliliğinden, görünmeyen parmak izinin ya da kan lekelerinin görünürleştirilmesine, bulunan kemik ve dişlerden yola çıkarak kişinin hangi coğrafyada doğup, nerede yaşadığına; hangi silahın ateşlendiğine, bombanın nerede imal edildiğine, hangi marka otomobilin kişiye çarptığına varıncaya dek her yerde kimya gerekir.
5-) Adli Tıpa olan merakınız nereden geliyor? Gençliğinizde bu tür romanlar okuyor muydunuz, çocukluk ve gençliğinizden gelen bir meslek miydi?
Biyokimya doktorasını bitirdiğimde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin bahçesinde karşılaştığım farmakoloji hocası Prof. Dr. Alaeddin Akçasu’nun kimya ve biyokimya bilgimi adli tıpta değerlendirmemin “vatana – millete daha faydalı” olacağını söylemesi üzerine alan değiştirdim. Yoksa babamın adli tıp hocası olmasının ya da 6-7 yaşlarından itibaren morg salonlarında bulunmamın da bir etkisi olmadı.
6-)Adli Tıp hayata bakışınızı değiştirdi mi?
Sanırım hayata bakışımı pozitif yönde etkiledi. En küçük şeyden mutlu olmasını bilirim.
7-)Birçok projeniz oluyor. Bunlardan biri de Masumiyet Projesi. Bu proje nedir, bahseder misiniz?
Başta cinsel saldırı olmak üzere şiddet suçlarından cezaevine girmiş, masum olduğunda ısrar eden kişilerin, bu suçu DNA analizlerinin yapılmadığı bir dönemde işlemesi halinde, eğer bulunabilirse biyolojik delillerin yeniden analizini ve yeniden yargılama yolunu açmayı hedefleyen uluslararası bir projedir.
8-)Masumiyet Projesi ile 2005’den beri yürütüyorsunuz. Bu konuda olumlu sonuçlar aldınız mı? Sizin öncülük ettiğiniz bu projeye alternatif sistemler çıktı mı? Bu konu da bilgi verebilir misiniz?
Evet, olumlu sonuçlar aldık. Alternatif isim çıkmadı, bu konuya meraklılarla birlikte çalışıyorum zaten.
9-) Masumiyet Projesi’nden sonra hukuk ile tıp arasında bir köprü olduğunuzu ve düşüyor musunuz?
Adı üzerinde “adli tıp” yani adalete hizmet eden tıp. Ama ben büyük ölçüde adli bilimlerle ilgiliyim, yani delillerin analizi ve olay yeri inceleme ile.
10-) Rapordaki en ufak bir değişiklik insanı ya mahkûm ettirir, ya serbest bıraktırır. Sizde Masumiyet Projesiyle bunun önüne geçmek için uğraşıyorsunuz ve bu yolda DNA kullanıyorsunuz peki ülkemizde DNA bankasının olmaması yapılan çalışmalarda Adli Tıp Kurumunu çok fazla etkiliyor mu?
Bankanın olmaması Adli Tıp Kurumu’nu ilgilendirmez, sadece gerçek suçlunun yakalanmasını kimi zaman imkansız kılar. Aynı kişinin işlediği suçları birbirine bağlayamazsınız. Seri suçlu, hatta seri katil yok sanırsınız, halbuki vardır.
11-) “Kusursuz cinayet yoktur.” diyoruz peki çözülemeyen cinayetlerin çözülememe nedeni nedir? Sistematik hatalardan kaynaklı mı yoksa yeterli teknolojinin ya da donanımın olmamasını mı?
Yeterli delil toplanamamasından, personelin olay yerinden delil toplarken kafasında bir senaryonun olmasından ve bu senaryoya göre delil toplamasından, yoksa teknoloji ve donanım sahibiyiz.
12-) Kriminal laboratuvarların gelişmesine katkıda bulunarak, “Yılın Bilim İnsanı Ödülü”ne layık görüldünüz. Kriminoloji terimi ülkemizde çok fazla bilinmiyor. Bizi bu konuda aydınlatır mısınız? Neden bu kadar önemli kriminoloji?
Kriminoloji bir sosyal bilim dalıdır ve suç bilimi demektir. Genelde hukuk fakültelerinde bir dal olarak açılır. Kriminalistik ise, fen bilimlerinin kullanılmasıyla delillerin incelendiği alandır. Fizik, kimya, biyoloji, istatistik ve her türlü mühendislik dallarıyla ilgilidir.
13-) Batı ile Türkiye’nin suçlara bakış acısını hakkında görüşleriniz nelerdir?
Dünyanın her ülkesinde adam öldürme suçtur, uyuşturucu imal edip satmak suçtur, insan kaçakçılığı, çocuklara cinsel saldırı suçtur. Mühim olan suçlara verilen cezalar arasındaki farktır. O da toplumların hassasiyetleri ve hangi suçun daha fazla olduğu, infial uyandırdığı ile ilgilidir. Elbette ilginç uygulamalar yok değil. Örneğin seks işçiliği hemen her ülkede yasaktır. Ama kimilerinde seks işçisi olarak çalışana ceza verilir, kiminde seks işçisine giden müşteriye. Önemli olan yasa koyucu iradenin suçla mücadele için hangi yolun daha doğru olduğuna karar vermesidir. Ancak ideal olanı, küreselleşen dünyanın her ülkesinde aynı suça, eşit ceza verilmesidir ki, yakın gelecekte bu görünmüyor.
14-) Bu güzel Röportaj ve değerli vaktini bize ayırdığı için Sayın Prof. Dr. Sevil Atasoy Hocamıza çok teşekkür ediyoruz.
Ben teşekkür ederim.
Röportaj Sorularını Hazırlayanlar
Yavuz Selim Kart – Cumhuriyet Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü
Ebru Çetinkaya – Abant İzzet Baysal Üniversitesi Kimya Bölümü
Aybike Kurtuldu – Kırklareli Üniversitesi Kimya Bölümü
İnovatif Kimya Dergisi Sayı-12‘de Sayfa 16‘da bu röportaj yayımlanmıştır.