Araştırmacılar, Genetiği Değiştirilmiş Besin Genlerinin İnsan Kanına/DNA’sına Geçebileceğini Söyledi
Bilim Halk Kütüphanesi tarafından yayınlanan en son çalışmada, araştırmacılar genetiği değiştirilmiş besinlerin DNA’larının insan dolaşım sistemine girebildiğini ve birçok sağlık problemine sebep olduğunu gösteren ikna edici deliller keşfettiler.
Araştırmacılara göre 100’den fazla katılımcının kan örnekleri toplandı ve sonuçlar yemek kaynaklı DNA parçacıklarının (komple genleri taşıyabilecek büyüklükte) sindirimden kaçabildiği ve bunların doğrudan insan vücudunun dolaşım sistemine girdiğini belirtti.
Araştırmacılar Yemek Kaynaklı DNA Parçalarının (Komple Gen Taşıyabilecek Büyüklükte) Sindirim Sistemine ya da Dolaşım Sistemine Girebileceğini Söyledi.
Macar araştırmacılar bunların sadece DNA parçaları olmadığını GDO bitkilerinin (soya, mısır veya kanola yağı gibi) tam genlerinin insana geçebilecek kadar geniş olan DNA uzantıları olduğunu ileri sürüyor. Bazı kan örneklerinde bile, bitki DNA’sı konsantrasyonu insan DNA’sındakinden daha büyüktü. Araştırmacılar “Bitki DNA konsantrasyonu, plazma örneklerinde şaşırtıcı derecede kesin bir log-normal dağılım gösterirken, plazma dışı (kordon kanı) kontrol örneğinde bitki DNA’sının olmadığını” ileri sürdüler.
Araştırmacılara göre, inflamatuar bağırsak hastalığı ve oto-immün hastalığı olan katılımcılar en yüksek transgenik gen konsantrasyonuna sahipti.
Önceki Çalışmalar, Gdo’ların Bağırsaktaki Yararlı Bakterileri Değiştirip Oto-immün Hastalıklara ve İnflmasyona Yol Açabileceğini Göstermiştir.
Yararlı bakterilerin görevi besin sindirimine yardım etmek ve vücudu yabancı istilacılara karşı korumaktır. Fakat yapılan son çalışmalar, GDO’lu besinlerin DNA’larının ince bağırsağa geçtiğini, bağırsaktaki yararlı bakterilerin yapısını değiştirdiğini ve vücudun yiyeceklerden elde ettiği besinleri ememediğini ileri sürmüştür.
Ayrıca yapılan diğer çalışmalarda da GDO’nun inflamasyona ve diğer oto-immün hastalıklara sebep olduğunu ileri sürmüştür. Araştırmacılara göre GDO’lu soya ve mısırla beslenen domuzlar şiddetli mide ve bağırsak iltihabından muzdariptirler. Mide ve bağırsakta şiddetli iltihaplanma dışında, GDO diyetiyle beslenen dişi domuzların uterusu %25 oranında büyümüştür.
Son Çalışma Biyoteknoloji ve Bitki Düzenleyeci Kurumların İddialarıyla Çelişiyor
Uzun yıllardan beri bağımsız bilim adamları ve araştırmacılar, düzenleyici kurumları ve biyoteknoloji endüstrisini GDO genlerinin süt ve hayvan ürünlerinden insanlara aktarabileceğini karşı uyarıyordu. Şimdiye kadar, düzenleyici kurumlar ve biyoteknoloji şirketleri GDO’lu besinlerle ilgili her olumsuz kararı reddetti. Nitekim 2007 yılında Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA) çalışmalarında GDO’lardan beslenen hayvanların dokularında veya sıvılarında GDO bitkilerinin DNA’sının bulunmadığı yönünde bir bildiri yayınladı. Ancak bağımsız bilimsel çalışmalardan ve araştırmalardan kısa bir süre sonra GDO genlerinin insanlara geçebileceği yönünde bulgular atıldı. Şimdi yıllar sonra artan bilimsel çalışmalar sonucunda EFSA’nın gıdalardan (GDO’lu olsun ya da olmasın her besinden), hayvansal dokulardan, süt ve süt ürünlerinden DNA parçalarının insan vücuduna geçebileceğini kabul etmesi dışında başka bir seçeneği yoktu. “GDO’lu olmayan bitki DNA’larının tespit edildiği gibi GDO’lu bitkilerinin DNA’ları da aynı yolla hayvansal dokularda tespit edilebilir.”
Biyoteknoloji Şirketleri Bağımsız Araştırmacılarının Çalışmalarını Başka Türlü Gösterdiğinde Gdo’lu Besinlerin İnsanlar için Tüketiminin Güvenli Olduğunu İddia Ediyor.
Araştırmacıların çalışmaları arttıkça GDO’ların sağlığınıza ve ailenizin sağlığına zarar verdiği ortaya çıkmaktadır.
Son zamanlarda biyoteknoloji şirketleri Oregon/Colorado’ya karşı milyon dolarla akıttı. İnsanlar gün geçtikçe bu zehirli toksik yiyecekleri yemeye hızla devam ediyorlar ve en önemlisi genetiği değiştirilmiş yiyecekleri kullanan fast food restoran zincirleri zenginliğine zenginlik kattıkça insanlarda daha çok hastalıklarla karşılaşmaya başladılar.
Kaynak : seattleorganicrestaurants.com