Deniz Ürünlerinde Mikroplastiklerin Ölçülmesi
Fotoğraf: Yeni bir çalışma ile (sol üstten saat yönünde) karides, sardalya, istiridye ve yengeç gibi farklı deniz ürünlerindeki mikroplastik konsantrasyonu ölçüldü.
Analiz istiridye, karides, yengeç, kalamar ve sardalya dahil deniz ürünlerinde bulunan polimer türlerini ve konsantrasyonlarını belirliyor.
Balıklar ve diğer tür deniz ürünleri insanlara sadece besin değil aynı zamanda küçük plastik parçacıkları ve mikroplastik dozları da sağlıyor. Yeni bir çalışma bir porsiyon istiridye veya sardalya ile ne kadar ve ne tür mikroplastiklerin alınabileciğini ortaya koyuyor (Environ. Sci. Technol. 2020, DOI: 10.1021 / acs.est.0c02337). Araştırmacılar bu yöntemin deniz ürünlerindeki kontaminasyonun kapsamını ortaya çıkarmaya ve tüketicilere yönelik risk değerlendirmelerine yardımcı olabileceğini söylüyor.
Mikroplastikler okyanusta parçalanan ve daha sonra deniz hayvanları tarafından yutulan plastik kirliliğinden gelir. Araştırmacılar genellikle parçacıkları hayvan dokusundan manuel olarak ayırır, bu parçacıkları bir çözücü içinde süspanse ederek kızılötesi veya Raman spektroskopisi gibi spektroskopik teknikler kullanarak analiz yöntemleriyle tanımlarlar. Bu yöntemler bir hayvandaki plastik türleri ve partikül sayıları hakkında bilgi sağlasa da, genellikle ağırlıkça ne kadar mikroplastik bulunduğunu söyleyemezler.
Daha önce Queensland Üniversitesi ve Exeter Üniversitesi’nden Francisca Ribeiro ve meslektaşları arıtılmış kanalizasyon çamurundaki mikroplastikleri ölçmek ve tanımlamak için bir piroliz-gaz kromatografisi / kütle spektrometresi (GC / MS) tekniği kullanmıştı (Sci. Total Environ. 2020, DOI: 10.1016 / j.scitotenv.2020.136924). Ekip şimdi bu tekniği deniz ürünlerindeki mikroplastikleri analiz etmek için uyarladı. Ribeiro, “Yöntemin temel avantajı plastik kütle konsantrasyonlarını söyleyebilmesidir” diyor. Bu, gıdalardaki mikroplastikleri tespit etmek ve raporlamak için standart yöntemler oluşturmaya yardımcı olacaktır, diye ekliyor.
Bu çalışma için araştırmacılar bir balık pazarından çiğ istiridye, kaplan karidesleri, yengeç, kalamar ve sardalya satın aldılar. Yenilebilir kısımları alkali bir çözelti ile parçalayarak test için örnekler hazırladılar. Daha sonra katıları filtrelediler ve plastikleri bir çözücü ile ekstrakte ettiler. Denizlerdeki plastik atıklardan olan beş yaygın polimeri, polivinil klorür, polietilen, polistiren, polipropilen ve poli (metil metakrilat)ı tanımlamak için piroliz-GC / MS kullandılar.
Araştırmacılar sonuçları analiz ettikten sonra sardalyaların çoğunluğu polietilen olmak üzere en yüksek mikroplastik konsantrasyonuna sahip olduğunu buldular. Analizleri 100 gramlık bir sardalya porsiyonunun potansiyel olarak 30 mg mikroplastik içerebileceğini gösterdi. Kalamar 100 gramlık porsiyon başına 0.7 mg içeriği ile en düşük konsantrasyona sahipti. Ekip tüm örneklerde polivinilklorür, istiridye dışındaki tüm gıdalarda da polipropilen buldu. Sardalya ve yengeçte ise diğer üç polimer bulundu.
Numune hazırlama ve ekstraksiyon yöntemi ile mikroplastikleri biyolojik ve organik maddelerden fiziksel olarak ayıran önceki metotlara kıyasla karmaşık doğal malzemelerden daha kolay ve daha kısa sürede eldesini sağlıyor, diyor araştırmaya katılmamış olan Carl von Ossietzky Oldenbur Üniversitesinden Barbara M. Scholz-Böttcher. “Piroliz-GC / MS ile birleştirildiğinde özellikle rutin laboratuvarlar için çok cazip olacaktır.” Ancak tekniğin ekotoksikoloji çalışmaları için çok önemli olan partikül sayısı ve boyutu hakkında bilgi sağlamadığını söylüyor. Ek olarak bu teknik, araştırmacılara şişe ve tekstil ürünlerinde yaygın olarak kullanılan poli(etilen tereftalat)’ın deniz ürünlerindeki analizlerini gerçekleştirebilecek ölçüde geri kazanımı sağlayamamaktadır.
Çalışmaya dahil olmayan Toronto Üniversitesi’nden Chelsea M. Rochman mikroplastik partikül sayımı veya konsantrasyonlarının toksisite eşiğinin belirlenmesi için raporlanması gerektiği hakkında hala bir fikir birliği olmadığını söylüyor. “O zamana kadar bu veriler yeni bir yöntem ortaya koyarak ve deniz ürünlerinde mikroplastikler olduğuna dair daha fazla kanıt sağlayarak bize yardımcı olacaktır.”
Kaynak : acs.org