Karbon Emisyonunu Azaltmak Üzere Hindistan’a Gümüş Fırsatı, Güneş Değil Temiz Kömür Sunuyor
Hindistanda ki kömürlü termik santrallar verim ve kirletici emisyon açısından dünyada en kötü tesisler arasında başta yer alıyor. Bahse konu tesislerin %80’den fazlası halen yarı kritik teknolojiye sahip santrallardır. Bununla birlikte; kömürün yanması sonucunda çevreye verdiği zararlı etkiler, süper kritik ve ultra süper kritik yakma teknolojileri gibi yüksek verimli düşük emisyonlu teknolojilere adaptasyon ile en aza indirilebilmektedir.
Elektrik üretim sektörü karbon ayak izi azaltma yönünde küresel bir dönüşüm geçiriyor.Çevreciler küresel ısınmanın nedeni olarak gördüğü kömürü hedef tahtasına oturtmuş durumda. En yüksek karbon emisyonu faktörüne sahip olmasıyla en kirli yakıt olsa da kömürün dünya elektrik üretiminde hayati bir rolü bulunmaktadır.Günümüz küresel elektrik üretiminin %41’ini oluşturan kömürlü santrallar, dünya karbon emisyonunun da %41’inden sorumludur.
Hindistan ABD ve Çin’in arkasından dünyanın üçüncü büyük karbon emisyonu üreticisidir. Hindistan hükümetinin 2022 yılına kadar 100 GW’ı güneş enerjisinden gelecek 175 GW yenilenebilir enerji tesisi eklemek üzere parlak bir planı bulunmaktadır.
Hindistan kömürlü termik santrallarının dünyada ki verimsiz ve kirletici emisyon açısından en kötü tesisler arasında yer alması yeni bir imkanı da beraberinde getiriyor. Kömürlü termik santralların %80’ninden fazlasının yarı kritik basınçlı tesislerden oluşması bahse konu tesislerin yüksek verimli düşük emisyonlu süper kritik ve ultra süper kritik teknolojilere dönüştürülmesiyle yanan kömürün çevreye verdiği zararın en aza indirilebileceği uzmanlar ve politika yapıcıları tarafından öne sürülmektedir.
Konu bilimsel bir yaklaşımla ele alınmak üzere ultra-süper kritik ve fotovoltaik santralların “CO2 kaçınma/önleme maliyeti”ni hesaplamak gerekmektedir. Karbondioksit azaltma maliyeti ; referans bir tesiste eşit miktar güç üretimin de CO2 emisyonunu giderme maliyetine karşılık gelmektedir.Karbondioksit azaltma/önleme maliyeti, referans tesis için Rs/ton önlenen CO2 olarak gösterilmektedir.
Yarı kritik bir kömür santral yerine ultra super kritik bir kömür santralında CO2 salınımını bir ton azaltmanın 875 Rs maliyeti varken yarı kritik santraldan üretim yerine fotovoltaik tesisten elektrik üretiminin maliyeti Rs 2.624’dür. Bununla birlikte ultra süper kritik termik santralın fotovoltaik bir tesise göre CO2 kaçınma maliyeti ton başına 1,748 Rs daha azdır. Fotovoltaik elektrik üretim tesislerinin geniş arazi kullanımı, güneş enerjisinin alımı için yeşil koridor uygulamaları, iletim sisteminde yaratttığı dengesizlik, e-atık bertarafı ve güneşli günlerde kömürlü termik santralların işletmeden çıkarılarak boşta tutulması benzeri devasa saklı maliyetleri de dikkate aldığımızda bu fark daha ileri boyutlarda olacaktır.
Merkezi Elektrik Kurumunun verdiği rakamlara göre 2014 ve 2015 yılı arasında elektrik santrallarından toplam 805,4 milyon ton CO2 salındı ve bu yıllık bazda yaklaşık %7 artış gösterdi.CO2 emisyonun da dikkate değer bir azalma sağlanması için mevcut yarı kritik santralların %50’sinin yüksek verimli ultra super kritik santrallara dönüştürülmesi gerekiyor.Bu şekilde; fotovoltaik santrallardan gelen eşdeğer CO2 azaltımıyla kıyaslandığında yönetim 25000 Rs kadar emisyon kazanımı sağlayacaktır.
Bu hesap aynı zamanda Hindistan Hükümetinin baş ekonomi danışmanı Arvind Subramanian’ın yenilenebilir enerjinin sosyal maliyetinin termik santralların yaratttığı sosyal maliyetin kat be kat üzerinde olduğuna dair görüşünü de desteklemektedir. Baş ekonomi danışmanının temiz kömür teknolojilerini destekleyen küresel ortaklık çağrısını da not etmeliyiz. FICC iklim zirvesinde Paris İklim Zirvesi Kararlarına uyum çerçevesinde yarı kritik çevrimli kömürlü santralların ultra süper kritik ve süper kritik teknolojiye çevrilmesi için yatırım yapılmasının daha rasyonel olduğuna Hindistan hükümeti ilgili bakanı Piyush Goyal mutabık kalmıştır.
Hindistan güneş enerjisi proğramının ithalat bağımlılığı oldukça yüksektir. Hindistan 2015 ve 2016 döneminde %83,1’i Çin’den olmak üzere 2,34 milyar ABD doları değerinde güneş enerjisi paneli ithal etmiştir. Hindistan aynı zamanda güneş enerjisi paneli ve ilgili ekipmanlarının üretiminde yeterli teknoloji alt yapısından yoksundur. Bunun yanı sıra ilgili ham madde üretiminde ve kritik ham malzemenin ithalatına bağlı olan güneş sektörü alt yapısına da sahip değildir.Yerli güneş panelleri ucuz kredi, enerji ve arsa destekleri yanında ihracat desteğini de alarak suni bir düşük fiyat ortamı yaratan Çin üreticilerine nazaran %10-15 daha maliyetlidir.
Fiyat farkı nedeniyle Hindistan güneş enerjisi üreticileri %10’dan daha az pazar payına sahiptir ve hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Dünyanın çok kısıtlı bir kaç bölgesinden çıkarılan spesifik metallere ince film teknolojisinde ki artan bağımlılığı da not etmek durumundayız.
Çin, dünyanın “yeryüzü nadir element” pazarının yaklaşık %97’sini kontrol etmektedir bu da ince filmli güneş paneli fiyatı üzerinde manipülasyon yapacak pazar gücü demektir. Güneş enerjisiyle karbon emisyonu azaltma da en ucuz fiyat seçeneğini ıskalama yanında ithalat bağımlılığını da artırdığından Hindistan enerji güvenliğini tehlikeye atmaktadır.
Karbon emisyonunu azaltmak için fotovoltaikler yerine kömür yakıtlı ultra kritik teknolojilerin tercih edilebilir seçenek olduğunu düşünüyoruz. Hükümet büyük payı güneş enerjisinden gelecek elektrik üretim tesisi kapasite artırım hedefini gözden geçirme durumundadır. Kömürlü termik santrallara alternatif yaratabilecek çatı üstü güneş enerjisi sistemleri ve yenilenebilir enerji kaynaklarının yerinde uygulamalarına önem verilmelidir.
Vrishab Prakash is pursuing an executive MBA at the Management Development Institute (MDI)
Sajal Ghosh is associate professor at MDI
Bu görüşler yazarını bağlamaktadır.
Kaynak : hindustantimes.com