Bu Yıl 7.si Gerçekleşen Trottier Sempozyumu’ndan İklim Değişikliği Çıkarımları

Bu Yıl 7si Gerçekleşen Trottier Sempozyumundan İklim Değişikliği Çıkarımları

COVID-19 salgını,  tüm dünyada insanların yaşamları üzerinde uçsuz bucaksız bir etkiye sahip oldu. Ayrıca bu salgın, küresel sorunlardan biri olan iklim değişikliği ile mücadele eden siyasi liderlere de bu konu ile ilgili öğrenme fırsatı sundu. Bu yıl 16 Eylül’de Trottier Mühendislik ve Tasarım’da Sürdürülebilirlik Enstitüsü (TISED) tarafından ev sahipliği yapılan Trottier Sempozyumu’nun teması bu konular oldu.

“Pandemiden Dersler” başlıklı sempozyumda konuk olan konuşmacılar, Pennsylvania Eyalet Üniversitesi’nden atmosfer bilimi profesörü Michael Mann ve Harvard Üniversitesi’nden bilim tarihi profesörü Naomi Oreskes idi.

Oreskes, halkın bilimsel bulgulara neden güvenmesi gerektiğine dair bir konferansla sempozyumu başlattı. Konferansında, bilimsel metodolojinin gelişimini ana hatlarıyla açıkladı ve bilimsel bulgular, tam anlamıyla hiçbir zaman kesinlikte değilken bile gerçeğe ulaşmanın en iyi yolunun bunlar olduğunu vurguladı. Ayrıca Oreskes, tekrarlanan testler, kanıtların birikmesi ve bir grup uzmanın fikir birliği ile bilimin nasıl güvenilirlik kazandığını da açıkladı.

Oreskes, “bilime inanmanın göreceli riski inanmamaktan çok daha düşük,” şeklinde ABD’nin COVID-19’a verdiği zayıf tepkiye atıfta bulundu.

Bilimsel veriler, 1950 yılından beri süre gelen küresel ısınma teorisini desteklemektedir ve otuz yılı aşkın süredir insan kaynaklı iklim değişikliğinin varlığı konusunda geniş bilimsel fikir birliği bulunmaktadır. Yine de, ExxonMobil dahil fosil yakıt şirketleri tarafından finanse edilen özel ilgi grupları ve Koch Kardeşler gibi özel vatandaşlar, genellikle kendi çıkarları için iklim bilimini gözden düşürmeye çalışıyor.

İklim değişikliğini inkar edenlerin aktivizme direnmek için kullandıkları taktikler, iklim değişikliğinin tehlikelerini göz ardı etmelerinden tamamen inkar etmelerine kadar uzanıyor. Bu saptırıcı ve bölücü harekatlar, fosil yakıt endüstrisinin popüler bir stratejisidir ve iklim değişikliğini çözme sorumluluğunun, hükümetler veya kurumlar yerine bireylerin omuzlarına dayatıldığı rivayetini zorlamaktadır.

Mann ve Oreskes, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmadaki zorluğun mevcut teknolojik çözümlerin olmaması olmadığı konusunda hemfikirlerdi.

Oreskes, “ihtiyacımız olan teknoloji zaten mevcut, bir mucizeye ihtiyacımız yok,” dedi.

Ayrıca Oreskes, iklim krizini çözmek için, akademisyenlerin ve politika uzmanlarının inovatif çözümler getirmelerinin yeterli olmadığını da ekledi. İklim bağlantılı sorunların ele alınmasında ayrıca politikacılar ve halk da önemli bir rol oynamaktadır.

Oreskes, “eğer politikaya hitap etmezseniz, çözümün ne kadar iyi olduğu önemli değildir,” dedi.

Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından hazırlanan, yaklaşan on yıllık son teslim tarihine rağmen hem Both Mann hem de Oreskes iyimser olmaya devam ediyor. IPCC raporu, insanların küresel iklim ısınmasını 1.5 santigrat derece ile sınırlamasını, aksi takdirde iklim felaketinin ilk aşamalarıyla yüzleşmek zorunda kalacaklarını belirtti.

Mann, gezegeni ısınmadan kurtarma fikrinin çok geç olduğuna inanan bazı yazarların ve çevrecilerin “kıyametinin” yanıltıcı olduğunu yorumladı. Dünyanın her yerinde yenilenebilir enerji daha ucuz hale geliyor ve karbondioksit emisyonlarının platoya çıkması öngörülüyor. Mann’ın hala ulaşılabileceğine inandığı bir hedef olan iklim değişikliğinin kontrol altına alınan etkileri, önümüzdeki 10 yıl içinde, ısıyı hapseden sera gazı emisyonlarında iki misli azalma gerektirecek.

Mann ayrıca, özellikle Canada ve Amerika Birleşik Devletleri genelinde doğal gaz boru hatlarının inşasını protesto eden taban aktivizminin başarısından da etkilendi.

Mann, “görüyoruz ki, çok fazla muhalefetin var olması ve dava tehdidi nedeniyle yatırımcılar boru hatlarına yatırım yapmaya gönülsüz,” ifadesinde bulundu.

Basitçe ifade etmek gerekirse, çoğu iklim aktivistleri için geriye kalan zorluk, politikacılarla yapılan görüşmelerde iklim politikalarını masaya yatırmaktır.

Oreskes, “politik olmasını istemiyoruz, ama durum öyle,” dedi.

Kaynak : mcgilltribune.com

574 Kez Okundu

Aysel Ekin Eyüboğlu

10 Ocak 1997 Mersin doğumluyum. 2015 yılında kayıt olduğum Ege Üniversitesi Kimya Mühendisliği %100 ingilizce 4 yıllık lisans bölümünde son sınıf öğrencisiyim. Aynı zamanda teknoloji ve bilim üzerine ilgim olduğu için Anadolu Üniversitesi Web Tasarımı ve Kodlama 2 yıllık önlisans bölümünde okumaktayım. Dünyaya açılmak, alanımda daha farklı ilerlemeleri görmek, tecrübe edinmek ve eğitimini almak adına 2018-2019 yılımı Fransa’da Université Pays de L'adour ekolünde Erasmus programında geçirdim. Araştırmalarımda daima yeniliğe ve inovatif fikirlere öncelik vermeyi tercih ediyorum. Yeni başladığım tez konum olan Wrinkle (kırışık) boyaların yüzey modellemesi ile ilgili araştırmalarımı bir yandan sürdürürken İnovatif Kimya Dergisi ailesine ve haber çeviri ekibine katılma şansı yakaladım. Sizlerle var olan ve olacak bilgilerimi, bilime olan hevesimle birleştirerek teknolojideki son gelişmeleri ve araştırmalarımı paylaşmak istiyorum.

You may also like...

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com
Kopyalamak Yasaktır!