İçme Suları Sandığımız Kadar Güvenilir mi?

İçme Suları Sandığımız Kadar Güvenilir miKlorlama, suda yüzlerce kontrolsüz yan ürün oluşumuna sebep olur.

Birleşmiş Devletlerde çoğu içme suyu tüketicisi suyun arıtılmasında kullanılan kimyasal süreçlerin suyun içilmesi için güvenli olduğuna emin. Ancak kullanılan klor gibi bazı kimyasalların kontrolsüz olarak toksik yan ürün oluşturabileceğini bilmiyor olabilirler.

Johns Hopkins Üniversitesi çevre güvenliği ve mühendisliğinden Prof. Carsten Prasse, içme suyunun kalitesini değerlendirerek daha temiz ve güvenli musluk suları için yeni bir yaklaşım sunuyor.

“Birleşik Devletlerde yaşayan insanları bu kimyasal bileşiklere ne yaptıklarını bile bilmeden maruz bırakıyoruz,” “Klorlamanın içme suyumuzu güvenli tutmada önemli olmadığını söylemiyorum. Ancak halkın bilmesi gereken, istenmeyen sonuçlar var. Şu an yaptığımızdan daha fazlasını yapabiliriz.” şeklinde açıkladı.

Royal Society of Chemistry dergisinde yayımlanan makalesine göre dezenfeksiyon yan ürünleri arasında, içme suyunda sadece 11 bileşik kontrollüdür. Bu durumun tam tersine, klorlanmış içme sularında 700den fazla düzensiz dezenfeksiyon yan ürünü tanımlanmıştır.

Prasse, toksik bileşiklerin varlığı açıkça bilimsel olarak kanıtlanmış olmasına rağmen, içme suyunda oluşan dezenfeksiyon yan ürünlerinin sayısının 1990lardan beri değişmediğini söyledi.

“İçme suyundaki kimyasalları değerlendirmeye yönelik mevcut yaklaşım son derece zahmetli ve çoğu zaman modası geçmiş yöntemlere dayanıyor” şeklinde açıkladı. Örneğin, kimyasalların toksisitesi şu anda pahalı ve zaman alıcı hayvan çalışmalarıyla değerlendiriliyor.

Prasse, aynı yöntemleri içme suyundaki artan sayıda kimyasal maddeye uygulamanın ekonomik olarak makul olmayacağını söyleyerek, en azından en endişe verici kimyasallar için yeni yöntemlere ihtiyaç olduğunu ekledi.

Prasse, su örneklerinde çeşitli kimyasal karışımlarını yakalamak için daha büyük bir ağ kurmayı öneriyor. Reaktiviteye yönelik analiz, içme suyunda bulunan “organik elektrofiller” olarak bilinen en geniş toksik kimyasal sınıfını hedef alarak daha kapsamlı sonuç okunmasını sağlayabilir.

“Bu yöntem bize zamandan ve kaynaklardan tasarruf ederken olası yeni düzenlemeler ve yeni sınırlarla, daha yakından ilgilenmemiz gereken kimyasallara öncelik vermemizde yardımcı olabilir” şeklinde açıkladı.

Analitik kimya ve moleküler toksikoloji alanlarında yeni gelişmelerden avantaj sağlayan bu yeni yaklaşım, toksik maddeleri, tıpkı proteinlerin yapı taşı olan aminoasitler gibi biyomoleküller ile reaktivitelerine göre tanımlar.  Yeni yaklaşım içme suyundaki toksik kimyasalları tanımlamada bu süreci taklit eder.

Prasse son olarak “Birçok kimyasalın toksisitesinin, fonksiyonlarını değiştiren ve örneğin kanserle sonuçlanabilen proteinler veya DNA ile tepkimelerinden kaynaklandığını biliyoruz” şeklinde ekledi.

Kaynak: sciencedaily.com

925 Kez Okundu

Gökçem Gülbey

1997 yılında Bursa’da doğdum. Ege Üniversitesi Kimya Bölümü 4. Sınıf öğrencisiyim. İnovatif Kimya Dergisine, okuduğum ve bana heyecan veren güncel kimya haberlerine yabancı dil engeline takılmadan herkesin ulaşabilmesi için katıldım. Kimyanın yaşamımızın temelini oluşturduğu için kendine hayran bırakan bir alan olduğunu düşünüyorum. İlgi alanlarım: Yeşil Kimya, Organik Kimya ve Elektrokimya.

You may also like...

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com
Kopyalamak Yasaktır!