Antik DNA, İlk İskandinavların Gizemli Kökenlerine Işık Tutuyor

Antik DNA İlk İskandinavların Gizemli Kökenlerine Işık Tutuyor

İnsanların göçünü izlemek kolay değildir. Ancak genetik, olağanüstü bir hızla yeni bilgileri ortaya çıkarmamıza yardımcı oluyor. Türümüzün Afrika kökenli olduğunu ve en geç 42,000 yıl öncesine kadar güneydoğudan Avrupa’ya ulaştığını biliyoruz. Yaklaşık 33.000-20.000 yıl önceki son buzul döneminde, kuzeyi ve Orta Avrupa’nın merkezindeki bazı bölgeleri kalıcı bir buz tabakası kapladığında, güneybatı Avrupa’da bulunan modern insanlar doğudan daha uzak topluluklardan ayrılmışlardır.

Buz tabakası geri çekildiğinde, avcı toplayıcılarından bazıları, İskandinavya’yı yaklaşık 11.700 yıl önce güneyden kolonileştirerek, Avrupa’nın son yerleşim bölgelerinden biri olmasını sağlamıştır.  Ama tam olarak bu bireylerin kim olduğu ve oraya nasıl gittikleri araştırmacılar için bir bulmaca olarak kalmıştır. Günümüzde 9.500-6.000 yaşında olan yedi avcı toplayıcının genomlarını sıraladık.

İlk İskandinavların kökenlerinin bu kadar esrarengiz olmasının nedenlerinden biri, taş alet teknolojisindeyken oraya vardıktan kısa bir süre sonra ortaya çıkan önemli bir değişimdir. Bu yeni teknoloji doğu Avrupa’da bir kökene sahip gibi görünüyordu ve İskandinavya’ya nasıl ulaştığı tartışabilir bir soru oldu.

Erken Göç

Disiplinlerarası araştırma ekibimiz, İskandinavya yarımadasının en eski insanlarını araştırmak için buz tabakalarının rekonstrüksiyonları ile genetik ve arkeolojik verileri birleştirdi.  Norveç Atlantik kıyısı ve Gotland ve Stora Karlsö Baltık adalarından yedi bireyin kemik ve dişlerden genom dizilemesi için DNA elde edildi.

Daha sonra genomik verileri, Avrupa’nın diğer bölgelerinden gelen çağdaş avcı toplayıcılarının genetik varyasyonları ile karşılaştırdık. Şaşırtıcı olan ise Norveç Atlantik sahilindeki avcı toplayıcılarının Baltık Denizi’nin doğusundaki çağdaş topluluklara genetik olarak benzer olmalarıydı. Oysa günümüzde İsveç’ten gelen avcı toplayıcıları genetik olarak orta ve batı Avrupa’dakilere benzerdi. Birisi o zamanların İskandinavyası için yani coğrafi olarak batıdaki genetiklerin, doğudaki genetikler ile yapı bakımından tersi olabileceğini söyledi.

Genetik ve coğrafya arasındaki bu çelişki sadece İskandinavya’ya olan iki ana göçle açıklanabilir.  ilki 11.700 yıldan sonra güneyden (günümüz Danimarka ve Almanya’sı) gerçekleşen göç ile başlayacaktı. Daha sonra Kuzey Finlandiya ve Norveç’te Atlantik kıyılarının buzdan arınmasıyla oraya kuzeydoğudan ek bir göç oldu.

Antik DNA İlk İskandinavların Gizemli Kökenlerine Işık Tutuyor

Fotoğraf: Sanatçının son buz çağı üzerindeki etkisi. 

PLOS Biology ‘de yayınlanan sonuçlara göre İskandinavya’daki yeni olan taş alet teknolojisinin yaklaşık10.300 yıl öncesine dayanan en erken oluşumları Finlandiya, kuzeybatı Rusya ve Norveç’te kaydedildiğini arkeolojik gözlemlerle destekleniliyor.Bu tür teknoloji daha sonra bir tek güney İsveç ve Danimarka’da ortaya çıktı. 

Mavi Gözler, Sarı Saçlar

Avcı toplayıcı gruplarının genomlarını biliyor olmamız taş devri İskandinavya’sındaki nüfus dinamiklerini daha derinlemesine incelememizi sağladı. İki grubun karıştırılmasının bir sonucu da İskandinav avcı toplayıcılarında şaşırtıcı derecede çok sayıda genetik varyantı olmasıydı. Bu gruplar, aynı zamanda merkezi, batı ve güney Avrupa’da yaşayan gruplardan genetik olarak daha çeşitliydi.  Bu, güney Avrupa’da daha fazla genetik varyasyonun bulunduğunu ve kuzeyde daha az görülmesi ile günümüzün tam zıttıdır.

Antik DNA İlk İskandinavların Gizemli Kökenlerine Işık Tutuyor

Fotoğraf : Gotland’da bir mağarada bulunan en eski İskandinavlardan balta, balık kancası ve diğer taş aletler.

İskandinavya’ya gelen iki grup aslında genetik olarak oldukça farklıydı ve farklı fiziksel görünüşler sergilemişlerdi.  Güneyden insanlar mavi gözleri ve nispeten koyu tenliydi.  Öte yandan kuzeydoğusundaki insanlarda çeşitli göz rengi ve soluk cildin bir varyasyonu vardı.

Aslında, insanlar ekvatora daha yakın olan daha sıcak iklimlerden bir türdür ve özellikle belirli davranış ve teknoloji ile zorlu ortamlarla başa çıkıyoruz. Bu yangın elbiseleri ve özel av ekipmanı yapımını içerir. Bununla birlikte, uzun vadede genetik değişiklikler yoluyla adaptasyon potansiyeli de vardır.

Örneğin, açık cilt ve göz pigmentasyonuyla ilişkili genetik varyantların, İskandinav avcı toplayıcıları arasında, Avrupa’nın diğer bölgelerinden gelen atalarından daha fazla sıklıkta taşındığını bulduk. Bilim adamları, açık cilt pigmentasyonunun insanların güneş ışığını daha iyi absorbe etmesine ve D vitamini sentezlemesine yardımcı olduğunu düşünüyor.

Bu durum, gruplar geldikten sonra, İskandinavya’da düşük seviyeli güneş ışığı ve düşük sıcaklıklarla ilişkili yüksek enlem iklimine yerel uyumun gerçekleştiğini göstermektedir. Aslında bu, ekvatora olan mesafeyle dünya çapında azalması pigmentleşmiş modeller ile uyumludur.

Kuzey Avrupa’nın modern insanları, bizim tarafımızdan incelenen İskandinav’ların ilk dönemlerine nispeten genetik soylarının izlerini daha az taşıyorlar. Bunun nedeni birkaç göçmenin zaman içinde İskandinav gen havuzunu değiştirmesidir.  Daha sonraki taş devrindeki göçlerin, bronz çağın ve tarihi zamanların yeni teknolojilerin yanı sıra yeni teknolojiler, kültürler ve diller getirdiğini biliyoruz.

Durum dünyanın diğer bölgelerinde de benzer şekilde karmaşıktır.  Umarım genetik, insanların ortaya çıktığı günden beri insanların dünyaya nasıl yayıldığının ayrıntılı resmini ortaya çıkarmamıza yardımcı olur.

Kaynak : theconversation.com

2.155 Kez Okundu

İnovatif Kimya Dergisi

İnovatif Kimya Dergisi aylık olarak çıkan bir e-dergidir. Kimya ve Kimya Sektörü ile ilgili yazılar yazılmaktadır.

You may also like...

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com
Kopyalamak Yasaktır!