Bağışıklık Sistemine Uyarıcı İlaçlar Verme Yöntemi, Kanser İmmünoterapisini Artırabilir
Hedeflenen yaklaşım, farelerdeki tümörleri minimal yan etkilerle ortadan kaldırdı.
Bedenimizin bağışıklık sistemini tümörlere saldırması için uyarmak, kanseri tedavi etmenin umut verici bir yoludur. Bilim adamları bunu başarmak için birbirini tamamlayan iki strateji üzerinde çalışıyorlar. Birinci strateji tümörlerin bağışıklık sistemine verdiği engelleri kaldırmak ve ikincisi bağışıklık hücrelerini hızlandıran moleküller vermek.
Bununla birlikte, araştırmacılar, bağışıklık sistemini harekete geçirirken, onu aşırı uyarmamaya dikkat ettiler; bu, ciddi ve potansiyel olarak ölümcül yan etkilere neden olabilir. MIT araştırmacılarından (Massachusetts Institute of Technology) oluşan bir ekip, IL-12 adı verilen uyarıcı bir molekülü doğrudan tümörlere ulaştırmak için yeni bir yol geliştirdi ve vücudun her yerine bağışıklık sistemi uyarıcı ilaçlar verildiğinde meydana gelebilecek toksik etkilerden kaçındı.
Fareler üzerinde yapılan bir çalışmada, bu yeni tedavi, bağışıklık sistemini frenleyen FDA (Food and Drug Administration) onaylı bir ilaçla birlikte verildiğinde birçok tümörü ortadan kaldırdı.
MIT’de çalışmları olan Underwood-Prescott Profesörü Darrell Irvine, “Gerçekten bir miktar etkisi olacağını umulan bu özel IL-12 vakasının ötesinde, bu bağışıklık sistemini uyarıcı ilaçlardan herhangi birine uygulayabilecek bir strateji olduğunu söyledi.
Araştırmacılar stratejileri için patent başvurusunda bulundular ve çalışma, 2022’nin sonuna kadar klinik denemelere başlamayı uman bir girişime lisanslandı.
Bağışıklık Hücrelerini Hızlandıran Moleküller Vermek
Tümörler geliştikçe, yakındaki T hücrelerini (lenfositlerin bir alt kümesi) ve diğer bağışıklık hücrelerini etkisiz hale getiren moleküller salgılayarak tümörlerin kontrolsüz büyümesine izin verir. Kontrol noktası blokaj inhibitörleri olarak bilinen ve bu engelleri bağışıklık sisteminden uzaklaştırabilen ilaçlar artık bazı kanser türlerini tedavi etmek için kullanılıyor, ancak bu tedaviye dirençli olan türler de mevcut .
Kontrol noktası inhibitörlerini bağışıklık sistemini uyaran ilaçlarla birleştirmek, potansiyel olarak kanser immünoterapisinin daha fazla hasta için işe yaramasını sağlayabilir. Vücut tarafından doğal olarak üretilen bağışıklık kimyasalları olan sitokinler, araştırmacıların ” bağışıklık hücrelerini hızlandıran moleküller vermek ” bir yolu olarak denediği bir ilaç sınıfıdır. Bununla birlikte, klinik deneylerde, bu ilaçlar grip benzeri semptomlardan organ yetmezliğine kadar çok fazla toksik yan etki göstermiştir.
Wittrup, hastaya fazlaca sitokin verilirse, tüm vücudu tepki verir ve o kadar güçlü, toksik bir yan etki elde edilir ki, tümör içinde istenilen seviyelere ulaşılamaz ve istenilen etkiler elde edilemeyeceğine değindi.
Bu yan etkilerden kaçınmaya çalışmak için Wittrup ve Irvine, sitokinleri daha hedefli bir şekilde iletmenin yolları üzerinde çalıştılar. 2019 yılında yapılan bir çalışmada, sitokinleri bir kolajen bağlayıcı proteine bağlayarak IL-12 ve IL-2 sitokinlerini doğrudan tümörlere iletebileceklerini gösterdiler. Bu protein, genellikle büyük miktarda kolajen içeren tümörlerde bulunan kolajene yapışır.
Bu strateji, fareler üzerinde yapılan bir çalışmada pozitif yönde etkili oldu, ancak araştırmacılar sitokinlerin tümörlere daha da güçlü bağlanmasını sağlamanın bir yolunu bulmak istediler. Yeni çalışmalarında, kolajen bağlayıcı proteini alüminyum hidroksit ile değiştirdiler. Şap olarak da adlandırılan bu bileşik, genellikle bir aşı adjuvanı (aşıya karşı bağışıklık tepkisini artırmaya yardımcı olan bir ilaç) olarak kullanılır.
“Şapın önemli bir avantajı, parçacıkların mikron boyutu ölçeğinde olmasıdır, bu nedenle onları insanlara veya farelere enjekte ettiğinizde, enjekte ettiğiniz yerde haftalarca kalırlar, bazen aylarca sürebilir” diyor Agarwal.
Tümörlerle Savaşmak
Bu tedavinin etkinliğini test etmek için, araştırmacılar farelere şap parçacıklarına bağlı bir IL-12 veya IL-2 enjeksiyonu verdiler ve farelere birkaç günde bir anti-PD1 adı verilen bir kontrol noktası blokaj inhibitörü ile tedavi ettiler.
Üç tip kanserin fare modellerinde, araştırmacılar, tümörlerin farelerin yüzde 50 ila 90’ında ortadan kaldırıldığını buldular. Göğüs kanseri hücrelerinin farelere nakledildiği ve daha sonra akciğerlere metastaz yaptığı bir modelde, göğüs kanseri bölgesine yapılan bir enjeksiyon, akciğerlere IL-12 enjekte edilmemesine rağmen metastatik tümörleri de temizledi.
Kontrol noktası blokaj inhibitörleri olmadan verilen Alum-IL-12 partikülleri ayrıca, tümörlerle savaşmak için bağışıklık sistemini uyarma yeteneği gösterdi.
Daha ileri çalışmalar, IL-12’nin interferon gama adı verilen başka bir sitokinin üretimini uyardığını ve bu iki molekülün, T hücrelerini, ayrıca dendritik hücreleri ve makrofajları aktive etmek için birlikte çalıştığını gösterdi. Tedavi ayrıca, yeniden büyüyen tümörlere yanıt verebilen bellek T hücrelerini de uyarır.
Tedavi edilen farelerin, sistemik olarak IL-12 verildiğinde görülen yan etkilerin hiçbirini göstermediğini buldular. Teknolojiyi lisanslayan başlangıç şirketi, ilk olarak IL-12-şap parçacıklarını kendi başlarına test etmeyi planlıyor ve bu tedavinin güvenli olduğu gösterilirse, IL-12’yi kontrol noktası blokaj inhibitörleri ile birlikte test etmeyi umuyorlar.
Araştırmacılar, molekülleri şapa bağlamaya yönelik yeni yaklaşımın, diğer immün sistemi uyarıcı ilaçların verilmesi için de kullanılabileceğini söylüyor.
Kaynak. news.mit.edu