Bir de Böyle Düşünün
Bildiğiniz üzere ülkemizde çok fazla kimya bölümü mezunu var. Eğitim, mezunların sorunları, çalışma şartları gibi konular üzerine fikirlerimi yazmaya başlarsam sanırım derginin büyük çoğunluğuna ihtiyacım olur.
Satış ve satın alma kısmına yönelimler ile işsizlik sorununun biraz düzeltilebileceğini düşünüyorum. Açıkçası okuduğum sıralarda, ben de Ar-Ge bölümünde çalışıp sürekli yenilikle iç içe olmak ve bu yönde kendimi geliştirmek istemiştim. Ama hayat bizi öyle değişik lokasyonların içinde bırakıyor ki duruma uyum sağlamaya çalışırken buluyoruz kendimizi.
Kimyasal hammadde ithalatı, ihracatı ve hatta üretimi olan bir firmada çalışıyorum. Bu işe girdikten sonra fark ettim ki kimyasal hammadde satışını yapan, sektörel ayrım gözetmeksizin üretim yapan her firmanın satışında ve/veya satın almasında kimyagerler ya da kimya mühendisleri çalışmalı.
Satın alma firmanın temel taşını oluşturur. Ama öyle satın almacılar var ki daha alacağı ürünün marka ismini onun kimyasal adı sanıyor. Hal böyle olunca da ürünün en ucuzunu nerede bulursa alıyor, ama sadece bildiği markayı alıyor. Bu hem farklı ham maddelerin alımını azaltıyor hem de yeniliklerin önünü kapatıyor ve uzun vadede kendini tekrarlamaktan ileriye gidemiyor. Tabi ki işini bilen, kendini geliştiren satın alma uzmanları/satış sorumluları var. Onlardan öğrenilmesi gereken çok fazla şey de var, kıymetlerini bilelim ama onlar cidden azınlıkta kalıyorlar. Satın almacı ürünü çok iyi tanımalı kesinlikle. Bizler satın almaya girdiğimizde kimyasal ürünün marka isminden ziyade kimyasal ismini hatta yapısını, rengini, dokusunu, kokusunu, depolanma şekli gibi kriterleri çok rahat kavrayabileceğimizden ve çoğunu zaten bildiğimizden alacağımız ürünün kalitesini bir kere kafadan arttırmış oluyoruz. İş sadece satın alma pazarlığındaki yeteneğimize kalıyor. Yani sanki bizim için ayrılmış bir departman.
İşin satış kısmına geldiğimizde, kimyasal hammadde satışındaki alanlarda kesinlikle bizler olmalıyız. Bir kere tekstil, deterjan, kozmetik, metal gibi her sektörde kullanılan kimyasalların nerede, nasıl, ne amaçla kullanıldığını öğreniyorsunuz. Hatta zamanla üretimde tıkanılan bazı noktalarda spesifik kimyasalları önerip müşterinizin sorununu çözüme kavuşturuyorsunuz ki, işin en zevkli kısımlarından biri de o zamanlar oluyor aslında. Çözüm sürecinde laboratuvara girip deneyler, analizler yapıyorsunuz ve hatta benim gibi şanslıysanız ufak tefek ürünlerinde laboratuvar bazlı üretimlerini yapıyorsunuz. Yani üretim ve geliştirme tarafından da kopmuyorsunuz. Organik kimyayı yeniden seviyorsunuz mesela esterleşme reaksiyonu yaparken hangi üründen başlandığını yeniden öğreniyorsunuz, sabun üretiminde pH’ı nasıl ayarladığınızı yada deterjan yaparken hangi ürünü önce hangisini sonra ilave edeceğinizi vs. öğreniyorsunuz ve aslında teorisini yıllarca gördüğünüz şeyleri pratik olarak sürekli geliştirerek ilerliyorsunuz.
Benim yöneticimde kimyager ve işe girerken ”Laboratuvardaki cihazları en fazla bir ayda kullanmayı öğrenirsiniz. Sonrasında her gün yapılan çalışmalar rutine bağlar. Ama satış işin en aktif kısmıdır ve kendini her gün yeniler.Kimyasal hammaddeler okyanus kadar geniştir ve bilginiz her gün yenilenir, kimyayı gerçekten bir kere daha seversiniz” demişti. O gün mülakatın verdiği heyecanla da bu cümleyi çok anlamamıştım ama şimdi aktif olarak işin içine girince ve zaman zaman kimya kitaplarımı karıştırıp reaksiyonların oluşumuna bakmaya başlayınca daha iyi anladım.
Ben demiyorum ki kimse laboratuvarda çalışmasın, her mezun satış sorumlusu/satın alma uzmanı olsun. Tabi ki oralarda da, üretimde de çalışmalıyız. Sadece kafamızda şekillenen mesleki çalışma alanlarını daha da geliştirelim istiyorum.
Teknik satışçı olarak sektörde yeniyim ama kısa zamanda çok fazla firmayı ve çalışanları gözlemleme fırsatım oldu. Bizlerin sektörde nerelerde olabileceği ya da olması gerektiği ile ilgili çok çok ufakta olsa fikirlerimi sizlere aktarmaya çalıştım. Bizler her sektörde var olabiliriz ve olmalıyız da. Yeter ki bize çalışmaya başlamak için bir fırsat yaratılsın, gerisini zaten eğitimimizle ve bireysel yeteneklerimizle ortaya koyabilir ve hak ettiğimiz başarıyı yakalayabiliriz.
Dergi : Sayı 21 – Sayfa 10