Dinozorların Yok Olduğu Dönemdeki Küresel Cıva Kirliliği Seviyesi Belirlendi
Bilim insanları, günümüzden istiridye kabuğu örnekleri ile fosil istiridye kabuklarını yeni bir teknikle karşılaştırarak, dinozorların yok olduğu 66 milyon yıl önceki küresel cıva kirliliğini ve denizlerin ısınma seviyesini tespit ettiler.
Günümüzden 66 milyon yıl önce bir asteroit veya kuyruklu yıldızın Dünya’ya çarpması sonucu başta dinozorlar olmak üzere Dünya’daki yaşayan türlerin 4’te üçünün yok olduğu kabul ediliyor. Ancak bilim insanları, Hindistan’da meydana gelen volkanik patlamaların da canlıların yok olmasına neden olmuş olabileceğini düşünüyorlar.
Bilim insanları, 66 milyon yıl önce patlayan ve etkisi yaklaşık 11 milyon yıl süren Deccan Tuzakları’nın patlamasının önemini uzun zamandır tartışıyorlar. Michigan Üniversitesi’nden bilim insanlarının yeni çalışması, Deccan Tuzakları’nın patlaması karşısında iklimin tepkisi ve çevresel cıva kirliliği hakkında yeni bilgiler sunuyor.
Michigan Üniversitesi’nden araştırmacılar, fosil kabuk örnekleri üzerinde yaptıkları çalışmalarda hem ani okyanus ısınmasının hem de belirgin bir şekilde cıva konsantrasyonu yükselmesinin ipuçlarını belirlediler. Fosil kabuklarında bulunan bu ipuçları Deccan Tuzakları’na işaret ediyor olabilir. Deccan Tuzakları’nın içinde bulunduğu volkanlar, en doğal cıva kaynaklarıdır.
Kitlesel Yok Oluşun Kaynağı Sadece Dünya’ya Çarpan Göktaşı Olmayabilir
Araştırmacılar, Virginia’nın Shenandoah Vadisi’nde, günümüzdeki endüstriyel cıva kirliliğini araştırmak için tatlı su istiridyelerinin kabuklarını, eski dönemlerden kalma istiridye kabuklarının cıva seviyeleri ile karşılaştırdılar. Yapılan karşılaştırma, eski dönemlerden kalan istiridye kabukları ile günümüzdeki istiridye kabuklarının eşdeğer cıva seviyelerine sahip olduğunu gösterdi.
Bugün Nature Communications dergisinde yayınlanan araştırmanın bulguları, Deccan Tuzakları’nın patlamasının derin, uzun ömürlü ve küresel iklim ve ekolojik etkileri üzerine yapılan daha önceki tahminleri destekliyor.
Nature Communications’ta yayınlanan makalenin baş yazarı olan Kyle Meyer, “İlk defa Deccan Tuzakları volkanizmasından bir malzemeyi analiz ederek iklimsel ve çevresel etkilerine dair bir delil sağlayabildik. Deniz sıcaklıklarının ani bir ısınma sinyali gösterdiği örneklerin aynı zamanda en yüksek cıva konsantrasyonlarını gösterdiğini ve bu konsantrasyonunun modern endüstriyel dönemdeki cıva konsantrasyonu ile benzer bir büyüklükte olduğunu görmek inanılmaz derecede şaşırtıcıydı” dedi.
On Milyonlarca Yıllık Fosillerde Yüksek Seviyede Cıva Tespit Edildi
Cıva, insanlar ve balıklar ve vahşi yaşam için yaşamı tehdit edebilecek seviyede toksik bir metaldir. İnsanlar, termik santraller ve altın aramasında cıvayı kullanıyorlar. Virginia’nın South River bölgesinde araştırmacılar, tatlı su istiridyelerinin kabukları üzerinde cıva seviyelerini belirlemek için çalışma yürüttüler. Bu bölgede endüstriyel olarak kirletilmiş alandaki nehirde olan balıkları insanların avlamaması için uyarılar bulunuyor.
Araştırmacılar, South River bölgesinden tatlı su istiridyeleri ile 66 milyon yıl önceden kalan istiridye kabuğu fosillerini karşılaştırdılar. Çalışmada, Antarktika, ABD, Arjantin, Hindistan, Mısır, Libya ve İsveç’te bulunan istiridye kabuğu fosilleri kullanıldı. Bu bölgelerden getirilen istiridye kabuğu fosillerine karbonat kümelenmiş izotop paleotermometresi ismi verilen yeni geliştirilen bir teknik uygulanarak deniz sıcaklıkları belirlemek için kabuklarda bulunan karbonatın izotopik bileşimi analiz edildi.
Araştırmacılar, deniz sıcaklıklarını ölçmenin yanında iyi korunmuş fosil kabuklarındaki cıva miktarını ölçtüler. Fosilleşmiş biyomineral kalıntılarında korunan derin cıva kayıtları ilk defa bu çalışmada birleştirildi.
Daha önceki çalışmalarda elde edilen cıva seviyesi kayıtları, bu çalışmada Deccan Tuzakları olayının zamanlaması ve ölçeği hakkında bilgi vermesi için kullanıldı. Ancak bu veriler, iklimin değişmesi ile doğrudan bağlantılı veriler değildi. Ancak günümüzdeki istiridye kabukları ile fosil kabukları aynı sinyalleri araştırmacılara sundular. Araştırmacılar, bunun ilk defa tespit edildiğini söylüyorlar.
Araştırmacılar, geliştirdikleri yeni tekniğin, Dünya’da meydana gelmiş kitlesel yok oluşlar ve iklim değişikliklerinin incelenmesinde önemli bir araç olacağını düşünüyorlar. Yeni teknikle gerçekleştirilecek çalışmalar, yeni verilerin ortaya çıkarılmasını sağlayabilir.
Kaynak : webtekno.com