Kahve Tüketimine Yönelik Yeni Biyobelirteçler
Fotoğraf: Grafiksel özet. (Food Chemistry (2022))
Beslenme ve sağlık çalışmaları için yeni biyobelirteçler arayışındaki, Münih Teknik Üniversitesi Leibniz Gıda Sistemleri Biyolojisi Enstitüsü’nden (LSB) bir araştırma ekibi, bireysel kahve tüketimi için spesifik belirteçler olarak düşünülebilecek üç metabolit tanımladı ve yapısal olarak karakterize etti.
Bunlar, kahve kavurma sırasında büyük miktarlarda oluşan, ancak diğer gıdalarda nadiren bulunan bir grup maddenin bozunma ürünleridir. Bu ve potansiyel biyobelirteçlerin çok az miktarda idrarda tespit edilebilmesi, onları gelecekteki insan çalışmaları için ilginç kılmaktadır.
Statista’ya göre, kahve Almanya’daki en popüler sıcak içecektir. Ortalama olarak, yılda kişi başına yaklaşık 168 litre tüketilmektedir. Sadece bir uyarıcı değil, aynı zamanda sağlık açısından da olumlu özelliklerine sahiptir. Örneğin, çok sayıda gözlemsel çalışma, aşırıya kaçmayan kahve tüketiminin tip 2 diyabet veya karaciğer hastalığı riskinin azalmasıyla ilişkili olduğunu göstermektedir.
Objektif Biyobelirteçler
Bununla birlikte, içilen kahve miktarları ile ilgili olarak, bu tür gözlemsel çalışmalar, katılımcıların doğrulanması zor olan kendi raporlarına dayanmaktadır. LSB’de Biyosistem Kimyası ve İnsan Metabolizması araştırma grubuna başkanlık eden Roman Lang,
“Bu nedenle, kahvenin sağlık değerini daha güvenilir bir şekilde belirlemek için biyobelirteçler kullanılarak kahve tüketiminin objektif olarak doğrulanabileceği tamamlayıcı çalışmalar arzu edilmektedir.” diyor.
Daha önceki çalışmalar halihazırda biyobelirteç adaylarına işaret etmiş olsa da, bununla ilgili araştırmalar yıllarca durmuştu. Daha önceki maddeler, idrar konsantrasyonlarındaki çeşitli kahve bileşiklerinin metabolik ara ürünleri veya parçalanma ürünlerinin (metabolitler), kahve tüketimi seviyesi ile güçlü bir şekilde ilişkili olduğunu tespit etmiştir. Bununla birlikte, o zamanlar, araştırmacılar metabolitlerin moleküler yapısını açıkça tanımlamayı başaramamışlardı.
Yüksek Performanslı Analitik Teknolojilerin Kullanımı
Bu nedenle, pilot çalışmanın bir parçası olarak, Roman Lang’ın ekibi, 6 kişinin, üç saat önce 400 ml kahve tükettikten sonra alınan idrar örneklerini inceledi. Yüksek performanslı analitik teknolojiler ve kahve metabolizmasının kendi ürettiği referans maddelerin yardımıyla, ekip idrarda üç aday biyobelirteç tanımlamayı ve ilk kez kimyasal yapılarını açıkça belirlemeyi başardı. Bunlar, kahveli içeceklerde nispeten yüksek konsantrasyonlarda bulunan glikozitlere ait atractyligenin’in glukuronik asit konjugatı ve bir atractyligenin oksidasyon ürününün iki glukuronik asit türevidir
“Bulgularımız biyobelirteç araştırmalarının ilerlemesine yardımcı oluyor.” diyor Roman Lang. doz-yanıt çalışmaları, farmakokinetikler ve çok daha fazla sayıda denekle yapılan insan çalışmaları, tanımlanmış bileşiklerin biyobelirteç olarak uygunluğunu test etmek için sürdürülmelidir. Freising merkezli Leibniz Enstitüsü’nün direktörü Veronika Somoza da, “Gıdaya özgü biyobelirteçler, gıdaların sağlık üzerindeki etkilerini keşfetmek için önemli araçlardır. Bu nedenle, LSB’deki bilimsel çalışmalarımızın bir kısmı da gıda tüketimi için biyobelirteçler bulmaya odaklanmıştır.” diye açıklıyor.
Kaynak: phys.org