Plastikler hayatımızın büyük bir alanında bulunmaktadır. Geçen yüzyıllardan itibaren kolaylık ve pratiklik açısından yaygın olarak kullanılmaktadır ve üretimi son yıllarda katlanarak artmaktadır. Çapı 5 mm’den küçük olan bir plastik (parçacık olan mikroplastik) yeni bir çevre sorunu olarak kabul edilmektedir. Günümüzde bilim insanları mikroplastiklerin mikroorganizmalar ile etkileşimi ve bunun insan, çevre sağlığı üzerine etkilerini hakkında giderek fazla araştırma yapıyor. Bunun üzerine bilim insanları mikroplastiklerin giderek küresel bir çevre kirliliği sorunu haline geldiğini ve insan, hayvan sağlığına zarar verebileceğini düşünüyorlar.
Son yıllarda çok sayıda çalışma, mikroplastiklerin farklı organizmalar üzerinde çeşitli toksikolojik etkilere sahip olduğunu göstermiştir. Gerçek şu ki, mikroplastiklerin sadece mikroorganizma ile doğrudan etkileşime girmekle kalmayıp, aynı zamanda diğer zararlı moleküller için bir taşıyıcı görevi görebileceğini ve mikroorganizma ile dolaylı olarak etkileşime girdiğini kanıtlayan çalışmalar uyarı niteliğinde. Önlenmediği takdirde gelecekte daha fazla mikroplastikler, bağırsak mikrobiyotası ile çevre, insan sağlığı arasındaki ilişkiye dair daha fazla çalışmanın yapılacağı umuluyor.
Çevremizde birincil ve ikincil mikroplastikler olmak üzere iki ana mikroplastik kaynağı vardır. Birincil mikroplastikleri cilt bakım ürünleri, diş macunları gibi temizlik ürünleri oluştururken bu ürünler doğrudan mikroplastik parçaları içerir. Bunların kullanımı ile doğrudan çevreye salınım söz konusu olmaktadır. İkincil mikroplastikler ise çevredeki büyük plastiklerin işlemlere uğraması sonucu oluşan gruptur. Mikroplastik içeren veya mikroplastik üretimine sebep olan ürünlerin kullanımı ve en önemlisi seri plastik üretimi nedeniyle, mikroplastikler günümüzde küresel bir sorun haline geldi. Aynı zamanda deniz ürünleri, tuz, bira ve musluk suyu gibi insan tüketiminde mikroplastik tespit edilmiştir. Mikroplastiklerin deniz, nehir ve sahil şeritlerinde küresel ölçekte yaygın olarak dağıldığını ve mikroplastik kirliliğinin özellikle suda yaşayan organizmalardaki organizmalar üzerinde bazı zararlı etkilerinin olduğunu ve yapılan çalışmalar toksikolojik değerlendirme temel alınarak ölüm oranı, davranışsal etkiler, oksidatif stres, nörotoksisite, genotoksisite, üreme bozukluğu ve hatta hepatik hasar oluşturduğunu içermektedir. Şu anda mikroplastiklerin memeliler üzerindeki etkilerine dair çok az rapor var ve nasıl etki ettiğinin mekanizması hala aydınlatılmış değil.
Shi ve arkadaşları mikroplastiklerin hayvan dokularına doğrudan veya dolaylı yollarla girebildikleri ve dokularda birikebildikleri gösterilmiştir ve toksikokinetik / toksikodinamik değerlendirmeye göre, konak hücrede mikroplastiklerin biyoakümülasyonu bir denge durumuna ulaşabilir. Bu çalışmaya ek olarak, Deng ve arkadaşları ayrıca mikroplastiklerin, hayvan vücudundan atılmasından sonraki bir hafta içinde farelerin dokularında hala gözlemlenebileceğini göstermiştir. Daha da önemlisi, insan dışkısında mikroplastiklerin varlığı tespit edilmiştir bu da mikroplastiklerin bağırsağımıza girip mikrobiyota ile doğrudan etkileşime girebileceğini göstermektedir.
Son yıllarda, bilim insanları sürekli olarak mikroplastiklerin mikroorganizmalar ve toprak ve toprak canlıları üzerindeki incelerken mikroplastiklerin hayvanların bağırsak dokusuna girip çiziklere neden olabildiğini ve mikroplastikleri içeren toprakta, solucanların bağırsakları histopatolojik hasara uğradığı ayrıca solucanın bağırsak epitelinin ayrılması gibi bağırsak hasarlarının ortaya çıktığı görüldü.
Bu çalışma ile araştırmacılar, mikroplastikler ile mikroorganizma ve bağırsak mikrobiyotası arasındaki etkileşimin üzerine ışık tutarak araştırma yapmalılardır. Birlikte ele alındığında, giderek daha fazla bilim insanının, mikroplastikler ve mikroorganizmalar arasındaki etkileşim ile hayvanların bağırsak mikrobiyotası arasındaki etkileşimle ilgili mekanizmaya odaklanmaya daha fazla önem vermelerini bekliyoruz.
Kaynak : sciencedirect.com
Yazar

- 1998 İstanbul doğumluyum. Lisans derecemi Ege Üniversitesi Biyokimya Bölümünde tamamladım. Bilim aşkıyla araştırmayı, kendime yeni bilgiler katmayı ve edindiğim bilgileri paylaşmayı çok seviyorum, bu güzel sebepler sayesinde İnovatif Kimya Dergisi’nin bir parçası oldum. Siz değerli okuyucularımızla bunu paylaşıyor olmak çok büyük mutluluk! İlgi alanlarım: biyokimya, nanopartiküller, çevre ve enerji, fonksiyonel gıdalar, sağlıklı beslenme ve biyoteknoloji...
Son Yazıları
Biyokimya Haberleri2021.04.16‘Zombi’ Genleri Nedir? Bazı Genler Ölümden Sonra Beyinde Canlanabilir mi?
Biyokimya Haberleri2021.03.29Araştırmacılar, Canlı Hücrelerde α-sinükleinin Membran Bağlanmasını Doğrudan Gözlemledi
Biyokimya Haberleri2021.03.17Deniz Sümüklüböceğinin Kopuk Kafası Etrafta Dolaşarak Kendine Yepyeni Bir Vücut Oluşturabilir
Biyokimya Haberleri2021.03.07Polimerlerdeki Kiral Işık Yayılımını, Makarna Şeklindeki Yapılar Açıklayabilir mi?