Parkinson Hastalığının Tedavisinde Bağışıklık Hücrelerinin Etkisi
Nebraska Üniversitesi Tıp Merkezi’nde araştırmacılar, erken evre klinik araştırma sonucu Parkinson hastalığının teşhis ve tedavisinde bağışıklık sisteminde kullanılması amacıyla bir ilaç test ettiler. 20 yıldan fazla süredir laboratuvar ve hayvan araştırmaları yürütülmesinin ardından ilacın genel olarak iyi tolere edildiği ve güvenilir olduğu kanıtlandı. Yan etkileri ise minimum seviyede olmakla birlikte kemik ağrısı, cilt tahrişi yaptığı ve alerjik reaksiyon gösterdiği tespit edildi. Motor becerilerinde çeşitli gelişmeler gözlenmesinin yanı sıra birkaç hastanın iyileştiği kaydedildi ancak validasyonun sağlanması için daha çok hastanın kaydı gerekli.
Parkinson hastalığı yılda yaklaşık bir milyon Amerikan vatandaşında gözlenmekte ve tedavi masrafları yalnızca ABD’de hemen hemen 25 milyar doları bulmaktadır.
Npj Parkinson’s Disease dergisinde yayınlandığı üzere araştırmacılar, Parkinson hastalığına ilişkin dönüm noktası niteliğinde bulgular elde etti. Keşfin ana noktasını ise beyin hasarına karşı koruma ve savunmadan sorumlu hücreler (düzenleyici T hücreleri ya da Treg) ile beyaz kan hücrelerini (efektör T hücreleri ya da Teff) içine alan bağışıklık sistemi oluşturuyor. İlaç nöro-bozucu Teff etkiyi fonksiyonel nöro-koruyucu Treg etkisine dönüştürüyor.
Hücre çalışmalarının ardından hayvanlarda validasyon işlemleri gerçekleştirildi ve her aşamada bağışıklık sistemindeki değişiklikler granülosit makrofaj koloni uyarıcı faktör ile kaydedildi (Sargramostim® Sanofi-Genzyme İlaç). Faz I çalışmaları ise 14 bilim insanı, uzman nörologlar ve hekimlerin bir arada bulunduğu araştırma komitesince yürütüldü.
Buradaki önemli bir diğer husus, bağışıklık sisteminde etkin olan bu ilacın yalnız Parkinson hastalığı için değil ayrıca Alzheimer hastalığı ve felç gibi nörodejeneratif bozukluğa bağlı çeşitli hastalıkların tedavisi için umut verici olabileceği gözlendi.
Hastaların kanlarındaki Treg hücrelerinin üretiminde meydana gelen önemli ve cesaret veren değişikliklerden dolayı ilacın yapımı oldukça önemliydi. Ancak, plasebo alan hastalarda benzer değişiklikler gözlenmedi. Böylelikle Dr. Gendelman, ilk klinik çalışmalarla birlikte hastalar arasındaki bu çeşitlilik ve ümit verici gelişmelerin ilacın etkinliğini kanıtladığını ifade etti.
Yapılan paralel çalışmalarda, biyobelirteçler kullanılarak aynı kan örneklerinde nöro-koruyucu Treg hücrelerinin sayısını arttırdığı bilinen kan metabolitleri gözlendi. Ayrıca, çalışma boyunca Parkinson hastalığında kullanılan L-DOPA ve türevlerinin çeşitli dozlarda uygulanma işlemine devam edildi.
Dr. Mosley, bağışıklık sistemini hedef alan bu çalışmanın ilk kez nörodejeneratif rahatsızlığı olan hastalarda uygulandığına dikkat çekti.
Dr. Gendelman ise bir sonraki adımın daha geniş kapsamlı bir çalışmayla daha fazla hastada bu çalışmaları yürütmek olduğunu belirtti ve bu planın bir ile iki yıl içerisinde yani ilacın üretilmesinden sonra gerçekleşeceği yorumunda bulundu.
Kaynak : sciencedaily.com