Pasif İklimlendirme Teknolojileri için Hangi İklimler Daha İyi?
Eğer kuru atmosfer ve genellikle açık gökyüzüne sahip yerleri tahmin ettiyseniz, haklısınız.
Yakın zamanda araştırmacılar enerji santrallerinin ve yüzeylerin termal dengesini daha iyi anlayabilmek için araştırmalara başladılar, ancak atmosferin saydamlığında bulut örtüsünün ve bağıl nemin nasıl bir rol oynadığına çabucak karar vermeleri gerektiğini fark ettiler. Grup; pasif soğutma teknolojilerinin geniş ölçekli olacak şekilde yerleştirilmeleri için en iyi iklimlerin belirlenmesine yardımcı olmak için yaptıkları ayrıntılı radyasyon soğutma kaynağı haritalarını sunar.
Kaliforniya Üniversitesi’nden bir grup olan San Diego araştırmacıları, hem güneş (kısa dalga) hem de atmosferik (uzun dalga) heliostat aynalar, güneş panelleri gibi enerji santrallerinin veya yüzeylerin radyasyona maruz kaldıklarındaki termal dengesini daha iyi anlamak için araştırmalara başladılar. İlk olarak, dünyadaki ortak sıcaklıklarda atmosferin şeffaflığında radyasyona karşı bulutların mı yoksa bağıl nemin mi rol oynadığına karar vermeleri gerekti .
Ne kadar ısının dış uzaya geri çevrildiği ve atmosfer tarafından yüzeye ne kadar yayıldığını belirlemek, suyun oynadığı rolün belirlenmesinde önemliydi. Atmosfer içinde gaz, sıvı ve katı fazlarda bulunan su ana rolü oynamıyor, hatta konsantrasyonu hızla değişen ve dikey olarak iyi karışamayan tek atmosferik öge olduğu ortaya çıkıyor.
AIP Yayınları’na ait Yenilenebilir ve Sürdürülebilir Enerji Dergisi’ne yapmış oldukları açıklamada grup, sıcaklık ve nemdeki günlük değişikliklere dayanan, pasif soğutma teknolojilerinin geniş çaplı yerleştirilmesi için en iyi iklimi belirlemeye yardımcı olmak için oluşturdukları ayrıntılı radyasyon kaynağı haritalarını sundular.
Carlos F.M. “Son zamanlarda kalibre edilmiş korelâsyonlar, deneysel veriler; topraktaki su buharı ve sıcaklık değerleri ile gökyüzü emisyonları ve sıcaklık değerlerini kullanarak ABD’de de yerden ısıyı en uzak dış uzaya iletecek yerleri belirlemek için kullandık” dedi. Makine ve Havacılık ve Uzay Mühendisliği Bölüm Başkanı Coimbra “İlgili fiziksel süreçler sebebiyle, daha kuru atmosferlere ve sık açık gökyüzüne sahip yerler pasif soğutma teknolojilerini kullanmak için en uygun bölgeler.”
Coimbra “Amerikanın Güneybatı kesimi bu anlamda büyük potansiyel gösterirken; bağıl nemin az olduğu bu donmuş su rezervi kaynağını kullanma yeteneğinin az olduğu diğer bölgeler daha az potansiyel göstermekte. Büyük soğutma potansiyeli olan bölgelerde, tüketilen toplam enerjinin ve geleneksel soğutma teknolojilerinin karbon ayak izi (genellikle elektrik talebinin en yüksek bileşeni ) önemli ölçüde azaltılabilir.”
Bu çalışma, pasif soğutma için gerekli olan termophotonik yüzey tasarımı ve gökyüzünden gelen ısıyı reddetme potansiyeli nedeniyle dikkat çeken bir çalışma.
Antik çağlardan beri, birçok toplum soğuk gökyüzünü kendi avantajları için kullandı. Çöl alanlarında “ soğuk ”(kuru, berrak) gökyüzü; pasif radyal soğutma ve terleme ile soğutmanın (buharlaştırıcı bir yöntem) zekice bir kombinasyonu ile buz üretmek veya buzların erimesini önlemek için kullanıldı.
Spesifik ışınım özellikleri için yüzey tasarımındaki son gelişmelere göre ;maruz kalan yüzeylerin boyalarla veya diğer yüzey işlemleriyle (özel olarak tasarlanmış plastikler gibi) kaplanabileceği, gündüz veya gece boyunca bu yüzeylerin kuru ve berrak gökyüzü koşullarında ısıyı reddetme kabiliyetini büyük ölçüde arttıracağı anlamına geliyor.
Coimbra, “Konsantre güneş enerjisi santralleri veya iklimlendirme sistemleri için kuru soğutma kondansatörlerinin tasarımı, güneş ışığında seçiciliği, yansıtma kabiliyetinden ve spektrumun kızıl ötesi kısımlarından kuvvetli bir şekilde yayılma yeteneğinden faydalanacaktır. Ancak bu stratejiler belirli mevsimlerde ve gezegenin belirli bölgelerinde etkili. DNA hedefli ilaçların döneminde yaşıyoruz, ancak farklı bölgesel ihtiyaçlara göre uyarlanmamış genel enerji teknolojilerini kullanıyoruz. Bu etkileyici teknolojileri kullanma şeklimizi yeniden düşünmemiz gerekiyor. ”dedi.
Kaynak : sciencedaily.com