Dünya Yüzde 50 Daha Büyük Olsaydı Mars’a Gitmek Hayal Olabilirdi

Dünya Yüzde 50 Daha Büyük Olsaydı Marsa Gitmek Hayal Olabilirdi

Bir çok insana göre insanlığın “büyük sıçraması” Neil Armstrong’un Ay üzerine attığı “küçük adım”dır. Fakat NASA astronotu ve aynı zamanda kimya mühendisi olan Donald Pettit aynı fikirde değil. Aslında bu sıçramanın evimize çok daha yakın gerçekleştiğini söylüyor. 2012’de yazdığı bir yazıda ise şunu belirtiyor, “İnsanlık için büyük sıçrama Ay üzerinde atılan ilk adım değildir, Dünya’nın yörüngesine ulaşılmasıdır. “

Dünya’nın yaklaşık 400 kilometre uzağına gidebilmek, Mars yüzeyine gidebilmek için gereken toplam enerjinin yarısına karşılık gelir. Ay ve Dünya arasındaki mesafe Dünya’nın yörüngesine girilmesinin bir kısmıdır. Bu ilk adımın maliyeti Dünya’nın sahip olduğu yer çekiminden kaynaklanıyor. Fizik bize toplam maliyetten bir kuruş bile daha az para harcanırsa, Dünya’nın uzay araçlarına pek hoş olmayan bir şekilde davranacağını söylüyor.

Yer çekiminin Dünya’daki canlılar üzerindeki baskın etkisi, roket kütlelerinin %80-%90’ının uzaya göndermek için kullanılan itici yakıt tarafından kaldırılmasını gerektiriyor. Pettit’e göre, bir roketin üzerinde oturmak, bir şişe benzinin üstünde oturmaktan daha tehlikeli. Aynı zamanda Dünya’da yiyecek, bilgisayar, bilimsel deneyler ve astronotlar için de çok fazla yer olmadığı anlamına geliyor.

Bu dezavantajlara rağmen, kendimizi şanslı saymalıyız.

Pettit bu konuda şöyle söylüyor, “Eğer gezegenimizin yarıçapı daha büyük olsaydı, bir noktadan sonra yeryüzünden kaçan bir roket yapamayabilirdik.”

Pettit, Tsiolkovsky roket eşitliğini kullanarak, bu noktanın ne olabileceğini hesapladı.

%96 uzay gemisi yakıtı olan bir roket inşa ettiğimizi farz edelim. Aynı zamanda en kuvvetli yakıtlardan hidrojen-oksijeni seçelim. Bunları roket eşitliğinde uygularsak, hesaplanan kaçış hızını eşdeğer gezegensel yarıçapa dönüştürebiliriz. Bu yarıçap yaklaşık 9680 kilometreye denk gelir. (Dünya’nın çapı 6670 km) Eğer gezegenimiz çap olarak %50 daha büyük olsaydı (aynı yoğunluğu korurken) roketleri kullanarak uzaya gitmek riskli bir hal alırdı.

Petitt’nin düşünce deneyi birkaç noktanın altın çiziyor. İlk olarak, roketler insanlığı yıldızlara taşımak konusunda başarılı görünseler de aslında yetersizler. Mümkünse yer çekimi bağını kırmak için yeni teknolojiler üretmemiz gerekiyor. Bir çok metot, hatta bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi olanlar bile önerildi. Bazıları denendi ve hatta ayrıntılandırıldı. İkinci olarak, Ay üzerinde bir istasyon kurmak bir anlam ifade ediyor. Ay’daki çekim gücü Dünya’dakinin %21.3’ü kadar. Dünya’da bir alan oluşturmak bir kükreme gerektirirken bunu Ay’da oluşturmak küçük bir sızlanma gibi düşünülebilir. Ay’da bir “Cape Canaveral” çok uzakta olmasına rağmen 3D baskı ve materyal geliştirilmesi ile net bir odaklanma sağlanabilir. Sonuç olarak bu düşüncelerin çalışması için, uzay gemileri için gereken materyalleri Ay’ın kendisinden veya yakınlarındaki nesnelerden çıkartmak gerekir. Alternatif olarak, Ay’ın kendisi, su-buz depolarını hidrojen-oksijen itici gücüne çevirerek benzin istasyonu olarak kullanılabilir. Pettit sözlerinde Dünya’nın şu anda insanlığa karşı zalim bir tutum içerdiğini belirtiyor. Yer çekimi etkisini kırabilmek artık ihtimal dahiline.

Kaynak: livescience.com

854 Kez Okundu

İnovatif Kimya Dergisi

İnovatif Kimya Dergisi aylık olarak çıkan bir e-dergidir. Kimya ve Kimya Sektörü ile ilgili yazılar yazılmaktadır.

You may also like...

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com
Kopyalamak Yasaktır!