Remziye Hisar

8 Mart Dünya Kadınlar Günü olması münasebetiyle bu ay ki sayımızda sizlere İlk Türk Kadın Kimyagerimiz Remziye HİSAR’dan bahsetmek istiyorum.

1902’de Üsküp’te doğan Prof. Dr. Remziye HİSAR, o zamanlar üç yıllık olan İstanbul Nazperver Kalfa Mekteb-i İptidayi’yi bir yılda bitirme başarısını göstermiş ve yaşam boyu sürecek başarısının ilk sinyalini vermiş. Ardından İttihat ve Terakki Mektebine başlamış ve oradan İnas Rüştiyesi’ne geçmiş. Bu geçiş sebebini şöyle anlatıyor. “Çocukluğumda biraz hırslıydım. Bu okulda(İttinhat ve Terakki Mektebi)  mektep müdürünün yeğenini benim yerime birinci yapmalarına kızıp, Emirgan İnas Rüştiyesi’ne geçtim.” Buradan da çok sevdiği Türkçe öğretmeninin, İstanbul Muallimatı’na geçtiğini öğrenip kaydını oraya aldırmış. Darülfünun hazırlığı yaptığı esnada sınıfını birincilikle bitirmiş ve arada alt sınıflara Matematik ve Geometri dersleri vermesini de bilmiş. Radikal kararlar vermekten çekinmeyen Remziye hocamız, yine aynı şekilde Darülfünunun Kimya Şubesine gözünü dikmiş. Darülfünun Kimya Şubesine yazılma hikâyesini de şöyle özetliyor. “Neden Kimya Şubesi derseniz, Fen derslerinde kanunlarda olsun, buluşlarda olsun hep yabancı isimler görmek beni kahrediyordu. Türk ismi görmemenin ezikliğini bu dalda başarılı olursam giderebilirim sanıyordum”. Bu arada çıkan taliplerini de elinin tersiyle itmiş ve kendisi de o yıl ki düşüncelerini şöyle ifade etmiştir. “O zamanki düşüncem -Ben evlenmeyeceğim, okuyacağım.- yönündeydi” İsmini ilk defa duyduğu Bakü kentine, eğitimine katkı sağlamak için gitmiş ve kendisini savaşın ortasında bulmuştur. Azerbaycan’ın bağımsızlığına son verilmesine kadar, orada bir erkek lisesinde öğretmenlik yapmış. Ardından orada tanışıp evlendiği eşi Dr. Reşit Süreyya GÜRSEY ile İstanbul’a gelmiş. Yine cüretkârlığını göstererek, çocuğunu annesine bırakıp Adana’ya Darülmuallima’ya müdür olarak gitmiş.

Bir süre sonra hocamız, kendisini zirveye taşıyacak olan asıl adımı atmış ve Türk Promethe’ler arasında yer alarak Fransa’daki Sorbonne Üniversitesi’nde kimya bölümünde öğrenim görmeye başlamış. Bir taraftan okurken, diğer taraftan da çocuğuna bakması; okuma arzusunu bizlere gösteriyor. Sorbonne Üniversitesi’nin o yıllardaki önemini sizlere oradaki birkaç isimle anlatabilirim: Birincisi Maria Salomea Sklodowska,  kendisi “Madam Curie” olarak bilinir. Radyoaktivite kâşifi, Nobel Ödülü’nü alan ilk kadın ve bu ödülü iki kere alan ilk bilim insanıdır. Bir diğeri ise, Langevin’dir(Langevin dinamiği ve Langevin denklemlerini geliştiren bilim adamı).  Bu kişiler gibi çok sayıda tanınmış isim de Sorbonne Üniversitesi’nde ders vermekteydi. Hocamız Remziye HİSAR’a göre bu insanlarının derslerini dinlemek çektiği bütün zahmetleri unutturuyordu. Bazı sıkıntılardan dolayı ülkeye dönmek zorunda kalmış ve bir süre kimya öğretmenliği yaptıktan sonra tekrar Fransa’ya okuluna geri dönmüş. Ardından hayatına Türkiye’de devam eden Remziye hocamız sırasıyla İstanbul Üniversitesi’nde kimya ve fizikokimya doçentliği; İTÜ’de makine ve kimya doçentliği yapmıştır. Profesör olarak 1973 yılında emekliye ayrılmıştır.

1956 yılında Fransa Hükümeti tarafından kendisine “Officer de l’Académié” nişanı verilmiş. 1991 yılında da Tübitak Hizmet Ödülü’nü almıştır.  Üniversite hocalığı yıllarında “Metal Kimyası Dersleri”, “Mufassal Fiziki Kimya” Dr. Chaucart’dan “Beynin Kimyası” tercümesi ve daha başka kitaplar çıkarmıştır. Bilimin dışında sosyal açıdan da etkin olduğunu çıkardığı “Bir Kadın Sesi” isimli kitabından da anlayabiliriz. Kitabının önemini şöyle anlatıyor. “Ben yaşamımı kendi ellerimle kurdum, kendime güvenimi her güçlükte pekiştirdim. Zor günlerim oldu şiirlere sığındım. “Bir Kadın Sesi” sizlere ulaşırsa, nakış gibi işlediğim gençliğimi kendinizinkiyle karşılaştırın.” Bunun dışında çektiği zorlukları da kendisinden şu şekilde dinleyebiliriz. “Çoğunuz dört yılı aynı ayakkabıyla gezmemiştir, aranızda kendi elbiselerini diken herhalde yoktur.”  Ve son olarak da “kadınların sadece öğretmenlik yapabildiği gençlik günlerime dönüp baktığımda ne çok yol aldığımızı daha iyi görüyorum.” şeklindeki ifadeleriyle de kadınlarımızın başarılarından bahsetmeyi de önemli yeğliyor.

Hocamızın kimya ile ilgili çalışmalarına da değinmek gerekirse, çok sayıda çalışması bulunduğunu da bilmenizi isterim. Bazı çalışmaları şu şekilde: Türk meyve ve sebzelerin c vitamini miktar tayini,  mahlep tanelerinin ve mahlep yağının incelenmesi, Anamur burçaklarının zehirliliği…

“Cumhuriyet Kadını” simgelerinden birisi olan Prof. Dr. Remziye HİSAR, dünyaca ünlü Türk Fizikçi Feza GÜRSEY ve Millietlerarası Psikoloji Cemiyeti’nin tek Türk üyesi psikiyatrist Deha GÜRSEY’in de annesidir. 1992 yılında bize acı kaybımızı yaşatmıştır.

Remziye hocamızın azimli, ilkeli, prensipli hayat hikâyesini, “Kadınlar Günü” nü de içinde barındıran bu ay ki sayıda sizlerle paylaşarak anlamlı bir yazı çıkartmak istedim. Faydalı olacağını ümit ediyorum…

Kaynaklar

  1. http://www.bilimtarihi.org/pdfs/remziyehisar.pdf
  2. http://tr.wikipedia.org/wiki/Remziye_Hisar
  3. http://www.tukdsamsun.org.tr/m_haber.php?id=466

Yazar : Caner KAVRAZ

Üniversite : Karadeniz Teknik Üniversitesi

Bölüm : Kimyager

Dergi : Sayı 8– Sayfa 14

4.120 Kez Okundu

İnovatif Kimya Dergisi

İnovatif Kimya Dergisi aylık olarak çıkan bir e-dergidir. Kimya ve Kimya Sektörü ile ilgili yazılar yazılmaktadır.

You may also like...

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com
Kopyalamak Yasaktır!