Bilim İnsanlarından Suyun Gizemli Yapısına Ait Büyük Keşif!
Çoğumuz suyun gezegenimizin üzerindeki yaşam için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Hal böyle olunca bilim, yaşam döngüsü içerisinde yer alan bütün formlarını, kimyasal değişim sürecini anlamak üzere yapılan sayısız çalışmalara sahne oluyor. Erime noktası, yoğunluğu, ısı (enerji) kapasitesi ve bunun gibi 70’den fazla bilinen özelliği var, ancak suyun anormal özelliklerini anlamlandırabilmek modern bilimin önşartıdır.
Stockholm Üniversitesi’nden Kimyasal Fizik Profesörü Anders Nilsson, “Suyun buza doğru evrildiği kristalleşme anında, düşük sıcaklıklarda, iki farklı sıvı olarak var olduğunu keşfettik” diyor. Söz konusu gözlem, uluslararası boyutta Chicago ve Hamburg’taki iki farklı laboratuvarda, X-ışınları kullanılarak yapıldı.
Nilsson, “Farklı zamanlarda moleküller arasındaki göreceli pozisyonları belirlemek için röntgen ışınları kullanmak mümkün. İki faz arasında düşük sıcaklıklardaki numunenin dönüşümünü izleyebildik ve sıvılarda tipik olarak difüzyon olduğunu tekrar gözlemlemiş olduk” şeklinde sözlerine devam etti.
Buzu düşündüğümüzde, genellikle aklımıza kristalize olmuş katı ve soğuk su formu gelir. Ancak gezegenimizdeki en yaygın buz formu olan amorf, son derece düzensiz yapısı, düşük ve yüksek yoğunluklu olarak iki farklı çeşidiyle dikkat çekmiştir. Bu iki formun farklı şartlar altında birbirlerine dönüşebildikleri bilinen bir gerçektir. Günlük hayattan örnek vermek gerekirse; kuru buzlar yüksek yoğunluklu, buz dolaplarımızda oluşan buzlar ise düşük yoğunlukludur. Söz konusu buz formlarının, farklı su fazları ile ilgili olduğu görüşü aslında uzun yıllardır büyük bir tartışma yaratmıştı. Ancak söz konusu bu çalışma sayesinde bu ayrım ispatlandı ve bilim, suyun gizemli yapısını anlama yolunda önemli bir adım atmış oldu.
Bu yeni sonuçlar, farklı sıcaklık ve basınç altındaki suyun kimyasal yapısına dair yeni ufuklar sunarken, yaşam için önemli olan tuzlar ve biyomoleküllerin bu şartlardan nasıl etkilendiklerini de ortaya çıkartıyor. Ayrıca bu araştırmanın, suyu tuzdan ayırmaya ilişkin yeni arıtma teknikleri geliştirmek üzerine kullanılabileceği söyleniyor.
Kısaca yaşamın bir numaralı kaynağına dair gizem perdeleri kalkarken, iklim değişikliği ile mücadele konusunda da çok daha sağlam adımlar atılacağı öngörülüyor.
Kaynak : webtekno.com
