Primo Levi
Primo Michele Levi Yahudi İtalyan Holocaust’tan kurtulmuş yazar, kimyager. Çeşitli kitap, şiir, kısa hikayelerin yazarıdır. ”If This is a Man” , Polonyada bulunan Auschwitz toplama kampında geçirdiği bir senenin hesabı hakkındaki eseriyle tanınır. Ayrıca onun eşsiz eseri ”Periyodik Tablo” İngiltere Kraliyet Enstitüsü tarafından bugüne kadar yazılmış en iyi bilim kitabı olarak adlandırılan unsurları içerir.
Levi 1987’de üç katlı bir apartmandan düşme kazasında aldığı yaralar sebebiyle vefat etmiştir. Ölümü resmi olarak intihar olarak belirlense de bazıların bunun gerçekten kaza olduğunu savunur.
Levi 1919’da Corso Re Umberto 75, Turin, İtalya’da bir liberal yahudi ailede dünyaya geldi. Babası Cesare bir imalat şirketi olan Ganz’da çalıştı ve çoğu zamanını şirketin bulunduğu Macaristan’da geçirdi. Cesare otodidaktik ve hevesli bir okurdu. Herkes tarafından Rina olarak tanınan annesi Ester de iyi eğitimliydi, iyi piyano çalar, akıcı Franszıca konuşurdu, o da hevesli bir okurdu. Rina ve cesare arasındaki evlilik Rina’nın babası tarafından düzenlenmişti.
Levi 1925’te Felipe Rignon İlkokulu’a Torino’ya başladı. Zayıf, narin ve utangaç bir çocuktu, çirkin olduğunu düşünüyordu ancak akademik olarak mükemmelleşti. Okul kayıtlarında uzun süreli yoklukları yer almış, bu sürede önce Emilia Glauda ve sonra filozof Zino Zini’nin kızı Marisa Zini tarafınfan evde okutulmuştur. Çocuklar anneleri ile beraber Torino’nun güneybatısındaki Waldensia vadilerinde yazlarını geçirirlerdi.
Eylül 1930’da Levi, Massimo d’Azeglio Royal Gymnasium’a normalde girilmesi gereken koşulun bir sene öncesinde girdi. Sınıfın en genç, en kısa,en zekisi idi. Sınıftaki tek yahudi oydu, bu sebeple çok zorbalığa maruz kaldı. Ağustos 1932’de Torino’daki Talmud Torah Okulu’ndaki iki senenin ardından Bar Mitzvah’ın sinogogunda yer aldı. 1933’te her genç İtalyan öğrenciden beklenin gibi Avanguarsidti hareketine katıldı. Temmuz 1934’te klasikler üzerine uzmanlaşmış bir lise olan Liceo Classica D’Azeglio’ya sınavına girdi ve o yıl kabul edildi. Okul anti-faşist öğretmenler, bunlar arasında filozof Norberto Bobbio ve daha sonra İtalya’nın en ünlü romancılarından Cesare Pavese tarafınfan tanınmıştır. Levi bu okulda geçirdiği süre boyunca zorbalık görmeye diğer altı yahudiyle beraber devam etti. Lev William, ”Concerning the Nature of Things” – Sir Wiliiam Brass’ı okuduktan sonra kimyager olmak istediğine karar verdi.
1937’de İspanya İç savaşı’na katılımla ilgili konusu olan Savaş Bakanlığı ve İtalya Kraliyet Donanaması tarafından bir bildirimi görmezden gelmekle suçlandı. Suçlama dikkatini dağıttı ve okul hayatının ilk sınıfını geçemedi. Babası ise onu faşist milislere kaydettirerek onu donananmadan uzak tutmayı başardı. 1938’de İtalyan Irk Kanunları’nın çıkartılmasına dek buraya üniversitenin ilk yılı boyunca üye kaldı. Levi bu olayı bir kısa hikaye olan ”Po de Fra Diavolo” yazısında anlattı. Levi daha sonra final sınavlarını vererek başarılı oldu ve ekim ayında Torino Üniversitesi’ne kimya eğitimi için kayıt yaptırdı. Seksen adaydan biri olarak üç aylık dersin ardından şubat ayında sözlü mülakatını verdi ve tam zamanlı kimya müfredatına geçti.
Liberal dönemde ve faşist rejimin ilk on yılında yahudiler pek çok kamu görevini üstlendi ve edebiyat, bilim, siyasette öne çıktılar. 1936’da İtalya’nın Etiyopya’yı fethi ”ırk” sorununu ön plana getirdi. Bu olaylar ve 1940’lardaki Hitler Almaya’sıyla ittifak kuran İtalya yahudilerinin durumu kökten değişti. 1938 temmuzda ünlü İtalyan aydınlar ve bilim adamları antik ve modern kaynaklardan ırksal ve ideolojik anti-semitik kuramların bir karışımı olan ”Manifesto of Race” yayınladılar. Bu yazı 1938 ekim tarihli İtalyan Irk Kanunları’nın temelini oluşturdu. Bundan sonra eğitimlerine başlamış olan yahudi öğrencilerin eğitimlerine devam etmelerine izin verilse de yeni başlayacak olan yahudi öğrencilere müsaade edilmedi.
1940’ın haziran ayında İtalya Almanya’nın yanında müttefik olarak İngiltere ve Frans’ya savaş ilan ettti ve Torino’daki ilk müttefik hava saldırısı başladı. Levi’nin çalışmaları bombardıman sırasında da babası bağırsak kanserinde yatağa girdiğinde de zor olsa da devam etti.
Kimya
Yeni ırk yasaları ve yaygın faşizmin yoğunluğu nedeniyle Levi karbon atomunun asimetriliğini inceleyen Walden dönüşümüyle ilgili olan mezuniyet tezi izin süpervizor bulmakta zorluk çekiyordu. Nihayet Dr. Nicolo Dellaporta ile anlaştı ve röntgen, elektrostatik enerji üzerine ilave tezler de sunarak mezun oldu. Mezuniyet belgesi ”yahudi ırkının” ifadesini taşıdığından Levi’yi iş bulmakta zorladı. Aralık 1941’de Levi San Vittore’deki bir asbest madeninde gizli bir iş teklifi aldı. Proje zevkle kabul ettiği bir meydan okuma olan mayın yağmalanndan nikel çıkartmaktı. Levi eğer başarılı olursa silah üretiminde nikel sıkıntısı çeken Almanya’nı savaşına yardım edeceğini anlamıştır. Levi’nin sahte bir isimle sahte belgelerle çalışması istenildi, burada çalışırken babasını kaybetti. Haziran ayında Milano’da çalışmak üzere buradan ayrıldı. Turin Üniversitesi’ndeki bir öğrenci vasıtasıyla işe alındı ve İsviçreli bir A Wander LTD şirketi için sebzelerden anti-diyabetik madde çıkarma projesinde yer aldı. Ancak kısa sürede projenin başarılma şansının bulunmadığı anlaşıldı, bunu söylemek kimsenin menfaatine değildi.
Temmuz 1943’te Kral Victor Emmanuel III, Mussolini’yi devirdi ve Cassibile Mütarekesi’ni müttefiklerle imzalamaya hazır olan Marshal Pietro Badoglio’ya yeni hükümet hükümet atadı. Levi Torino’ya döndü, annesi ve kız kardeşi şehir dışındaki tepelerdeki tatil evlerine La Saccarello’ya sığındılar. Üçü beraber Aosta Vadisindeki Saint-Vincent’a gizlice girmeye çalıştılar, Colle di Joux’da Amay’a doğru yamaca ulaşmışlardı. Bir çoğu yetkililer tarafınan zaten hapsedilmiş olan yahudiler olarak zaten takip ediliyorlardı. İtalyan direniş hareketi Alman işgali altındaki bölgede giderek daha aktif hale geldi. Levi ve bazı yoldaşlar alplerin eteklerine kadar geldiler ve ekim ayında liberal Giustizia e Liberta’ya üye olabilme umuduyla partizan bir grup kurdular. Böyle bir girişim için önlem almayan kendisi ve arkadaşları 12 Aralık 1943’te faşist milis tarafından tutuklandı. Levi İtalyan bir partizan olarak vurulacağı söylendiğinde yahudi olduklarını itiraf etti. Modena yakınlarındaki Fossoli tutukevi kampına göderildi. Fossoli daha sonra Almanlar tarfından ele geçirildi. Almanlar yahudilerin sınır dışı edilmesine veya ölüm kamplarına gönderilmesine başlamıştı. Bu nakilden ikincisinde 21 şubat 1944’te Levi ve diğer tutuklular on iki kişi sıkışık büyükbaş hayvan kamyonunda Auschwitz toplama kampı komleksindeki üç ana kampın biri olan Monowitz’e nakledildi. Levi kampın 18 ocak 1945’te kızıl ordu tarafından serbest bırakılmasından önce burada on bir ay geçirdi. Ulaşımdaki altıyüz elli İtalyan yahudiden kampları canlı canlı bırakan yirmi kişiden biriydi. Kampa yeni girenlerin ömrü normalde ortalama üç aydır. Levi bazı Almanların kimya ile ilgili Alman yayınlarını okuduğunu biliyordu. Ayrıcalıklı mahkumların ilgisini çekmeden kamp hayatına hızlıca yön vermeye çalıştı. Auschwitz’de Almanca dersleri ve oryantasyonu için deneyimli bir İtalyan tutsaktan yardım aldı ve ödeme için ekmek kullandı. Levi’nin mesleki nitelikleri çok faydalıydı: kasım 1944’te IG Farben Buna Werke laboratuvarında sentetik kauçuk üretmek üzere asistan olarak göreve başladı. Bu sırada kızgın ateşle hastalandı ve kampın sanatoryumuna (kamp hastanesi) yerleştirildi. 18 ocak 1945’te kızıl ordu yaklaşırken SS kampı aceleyle tahliye etti, mart ayında cephedeki hastaların tümü uzun bir ölüm yürüyüşünde zorlanarak ölüme mahkum edildi. Levi’nin hastalığı onu bu kaderden kurtardı. Levi 27 ocak 1945’te kurtulmasına rağmen 19 ekim 1945’e kadar Turin’e ulaşamadı. Eski toplama kampları mahkumları için sovyet kampında biraz zaman geçirdikten sonra İtalyan ordusunun bir parçası olan eski italyan savaş esirleri şirketinde zorunlu bir yolculuğa başladı. Turin’e olan uzun demir yolculuğu onu Polonya’dan Beyaz Rusya, Ukrayna, Romanya, Macaristan, Avusturya, Almanya gibi dolambaçlı oldu. O dönemde Avrupa’daki yollarda ve trenlerde milyonlarca yerinden olmuş kişilere daha sonraki yazılarında dikkat çekti.
Ölümü
Levi üç katlı bir dairenin iç inişinden bir alt kata inerken 11 nisan 1987’de öldü. Üç biyografi yazarı yaşamında depresyon ve acı çektiğini belirtti muhtemelen yaşlı annesinin sorumluğunu ve yaşamış olduğu travmatik anılarını sürdürüyordu. Nobel ödüllü ve soykırımdan kurtulmuş Elie Wiesel o sırada ”Primo kırk yıl sonra Auschwitz’de öldü dedi”. Levi’nin birkaç arkadaşı ve ortakları aksini iddia ettiler, Oxford’ta sosyolog Diego Gambetta Levi’nin herhangi bir intihar notu ya da intiharı düşünmekte olduğuna dair bir gösterge bırakmadığını kaydettti. Belgeler ve tanıklıklar o dönemde uzun ve kısa vadede planları olduğunu gösterdi. Daire kompleksini ziyaret ettikten sonra Gambetta ölümünden önceki gün doktoruna baş dönmesi şikayetinde bulunduğu için Levi’nin dengesini kaybettiğini ve kazara düştüğünü iler sürdü.