Georgius Agricola

Georgius Agricola

Alman metal bilimci ve mineralog Georgius Agricola, kimya alanında “mineralojinin babası” olarak da bilinir. Mineralleri ilk defa bilimsel olarak sınıflandırması sayesinde jeoloji biliminin de öncüsü olmuştur. Doğum adı Georg Pawer’di  ve günümüzde Almanya’da  Bauer olarak da bilinen Pawer’in Latince’deki karşılığı “Agricola” idi. Agricola ve Bauer dillerinde çiftçi anlamına geliyordu ve yetişkin hayatı boyunca soy adı olarak Agricola’yı kullandı. Eserlerinden en ünlüsü 1956’da yazdığı De re metallica’ydı ve bu eseri 1912’de Herbert C. Hoover ve Lou H. Hoover  tarafından “On the Nature of Metals (Minerals)” olarak çevirildi. 

Hayatı ve Çalışmaları

24 Mart 1494’te boyacı ve kumaş satıcısı olan Gregor Bauer’in ve dokumacı olan Farber Bauer’in yedi çocuğundan ikincisi olarak Glauchau, Saksonya’da dünyaya geldi.  Lise öğrenimini tamamlayana kadar  Glauchau, Zwickau ve Magdeburg’da birkaç okul değiştirdi. On beş yaşına geldiğinde Leipzig Üniversitesi’ne başladı. 1517 yılında Zwickau’dan moderatörlük teklifi alana kadar Leipzig’de Yunanca dersler veren bir öğretim görevlisiydi.  1519’da Zwickau’nun önemli okullarından biri olarak bilinen Schola Graeca‘nın kuruluşunda ve yönetilmesinde görev aldı ve bir yıl sonra burada filoloji alanında ilk eseri olan De prima ac simplict institutione grammatica’yı yazdı. Kendisinin ilginç çocukluk anılarından da oluşan bu eseri hümanistik eğitim biliminin geliştirilmesinde önemli rol oynadı.

Zwickau o dönemde reformun önemli şehirlerinden biriydi ve Agricola her ne kadar da reformun gerekli ve önemli olduğunu düşünmüş olsa da o zamanki reform hareketinin amacına uygun bir şekilde gerçekleştirilmediğini düşünüyordu.

1523 yılında Leipzig Üniversitesi’ne tıp eğitimi almak için geri döndü. Agricola tıp eğitimi sırasında Fizik ve Kimya bölümlerinin de derslerini aldı. Leipzig’deki büyük destekçisi Heinrich Stromer von Auerbach’ın asistanıydı ve başarısı sayesinde Zwickau konseyi tarafından kendisinde üç yıl boyunca burs verildi. Kazandığı burs sayesinde İtalya’yı gezip görme fırsatı buldu ve yolculuğu sırasında Erasmus için Basel’e uğradı.  Erasmus’un ardından üç yıl boyunca Bologna’da ve Venedik’te kaldı. Burada Aldina editions of Galen and Hippocrates‘in editör kadrosunda yer aldı. Ayrıca dilini geliştirmek için bir İngilizce kulübüne üye oldu ve bu kulüp siyaset ve ekonomi alanındaki görüşlerini önemli ölçüde etkiledi.

1526’da Almanya’ya döndü ve madenciliğin ve izabenin merkezi Joachimsthal’da (bugünkü  Jachymov) doktor olarak çalışmaya başladı. Bu sırada mineraloji alanına ilgi duymaya başladı ve bu alanda o zamana kadar yazılmış bütün eserleri araştırıp okudu. Filoloji ve felsefe bilimlerine olan ilgisi, mineraller ve madenler konusunda daha sistematik bir düşünce yapısına sahip olmasında önemli rol oynadı. 1530’da yazdığı ve Erasmus’tan aldığı mektupla başlayan Bermannus (Metalurji Üzerine Diyalog) pratikteki bilgisinin bilimsel bir bilgiye dönüşmesini sağladı.

Bermannus’tan sonra ekonomi ve politika alanında Oratio de bello adversus turcam suspiendo ve De mensuris et ponderibus kitaplarını yazdı. Bu kitaplar sayesinde Saksonya Prensi Maurice kendisine yıllık bir ödenek sağladı ve Chemnitz’e gitti, doktorluğuna burada devam etti. Chemnitz cevherlerden gümüş  özütlemek için kullanılan bir bakır izabesine sahipti. Madenler hakkındaki bilgisi sayesinde bir maden şirketinin hisse senetlerine sahip oldu ve 1542 yılının sonlarına doğru Chemnitz’in en zengin yirmi insanından biriydi. Bu yıllarda Yunan ve Roma ağırlıkları ve ölçüm birimleriyle ilgili De mensuis et ponderibus isimli  bir kitap yazdı.

Bu dönemde Chemnitz’in belediye başkanı ve Saksonya Meclisi’nin üyesi seçilmişti. Schmalkaldik Savaşları’nın da  yaşanması sebebiyle bütün varlığını kaybetmiş sayılırdı ve 1548 yılına kadar bilimsel çalışmalarına geri dönemedi.

1549’da De animantibus subterranais ve De mensuris et ponderibus isimli kitapları yazarak bilim dünyasına yeniden adım attı. Bu dönemde kendini tamamen öğrenmeye adayan Agricola, sadece mineraloji alanında değil matematik, medikal ve tarih alanlarında kendini geliştirmeye devam etti.

1544’te ilk fiziksel jeoloji kitabını yazdı ve bu kitabında eski uygarlıkların mineralojiyle ilgili çalışmalarını değerlendirdi. Agricola ayrıca dönemin birçok bilim insanının aksine “materia pinguis” ya da “fatty matter” olarak bilinen ve fermantasyon sonucu ortaya çıkan bir maddenin, yaşayan hayvanlara ait taşlaşmış hücreler için değil, taşlaşmış organik şekiller için olduğunu düşünüyordu.

1545’te De natura eorum ouae effluunt e terra‘yı, 1546’da De natura fossilium olarak da bilinen ve minerallerin keşfi ve meydana gelmesiyle ilgili içeriğe sahip olan De veterıbus et novis metallis‘i yazdı. 1548’de metaller hakkında De animantibus subterrenais‘i ve bunlar gibi çok sayıda kitap yazdı.

1550’de birkaç haftalığına St. Joachimsthal’e döndü ve burada ünlü bir tasarımcı olan Blasius Weffring’le tanıştı ve aynı yıl içinde evlenip Saksonya’da yaşamaya başladılar.

1552-1553 yılları arasında Saksonya’da kara veba salgını vardı ve Agricola ailesi için endişeleniyordu çünkü bir kız kardeşini bu hastalık yüzünden kaybetti.

1554’te eşini kaybeden Agricola, eşinin ölümünden sonra Anna Schütz ile evlendi. Vebanın yaygın olduğu dönemdeki yaşadıklarını ve çalışmalarını De peste libri III‘te yayımladı.

21 Kasım 1555’te Chemnitz’de öldü. Protestanlık mezhebinden Lutheryanlık mezhebine geçtiği için Chemnitz’de cenaze törenine ve yakılmasına izin verilmedi. Onun yerine, Chemnitz’den elli kilometre uzakta olan Zeitz’de yakıldı.

De re Metallica

Agricola’nın 1550’de tamamladığı ve en önemli eseri De re metallica ölümünden bir yıl sonra yayımlandı. Geç yayımlanmasının sebebi, Agricola’nın eserini gravürlere yazmış olmasıydı. Bu sistematik ve resimli eseri madencilik ve metalurji üzerineydi. Kitabında yerküreden maden çıkarma ve madenlerden metal elde etme yöntemlerini anlatır.

Georgius Agricola

De re metallica

O zamana kadar madencilik ve metalurji alanındaki en önemli kaynak Pliny the Elder’in Historia Naturalis‘iydi. Fakat Agricola, bu eserinde sadece maden çıkarma tekniklerini değil, madenlerin yer altında nasıl oluştuğunu resimleyerek anlattı. Madenler için bir incelemede bulundu ve bu incelemesinde, altın ve kalay gibi daha ağır ve değerli olan madenlerin toplanmasında, yıkama işleminin  önemli olduğunu savundu.

Aynı zamanda, günümüzde artık kullanılmayan ve o çağda sert kaya yüzeylerine karşı kullanılan fire-setting yöntemini tanıttı. Bu sıcak sert kayalar suyla söndürülmüştü ve kolay çıkarma işlemi için termal şok işlemi uygulanmıştı. Bu yöntem yeraltında büyük patlamalar gibi tehlikelere yol açabilecek bir yöntemdi.

Çalışması ayrıca, Latince metinlerde kullanılan eşitliklerin ve terimlerin Almanca karşılıklarını da içeriyordu. Bu içerik günümüzde flor ve bizmutun isimlendirilmesinde önemli rol oynadı.

Georgius Agricola

Madenlerin çıkarılmasında yıkama işlemi. (De re metallica’dan)

Georgius Agricola

Fire-setting yöntemi (De re metallica’dan)

2.107 Kez Okundu

Simge Kostik

İzmir Yüksek Teknolojisi Enstitüsü, Kimya Mühendisliği Bölümü yüksek lisans öğrencisiyim. Çalışma alanımı yakıt teknolojisi ve enerji sektörleri oluştursa da kimyanın her alanıyla ilgili araştırma yapmaya ve kendimi geliştirmeye açığım. Bir konuda her şeyi bilmek yerine her konudan bir şey bilmeyi ve öğrenirken öğretmeyi amaç edindim, bu amaç sayesinde de 2017 yılında İnovatif Kimya Dergisi'nde çeviri yapmaya başladım.

You may also like...

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com
Kopyalamak Yasaktır!