Taş Plağın Kimyası Tez Konusu Oldu
Kimya bölümü mezunu olan Deniz Seltuğ, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde “Türk Makam Müziğinin Günümüze Aktarımında Gramofon Kayıtlarının Rolü, Disklerin Kimyasal ve Fiziksel Analizleri ve Tayin Sonuçlarının Ses Kalitesiyle İlişkisi” konu başlıklı tezinde, taş plakların keşfi ve plağa ses aktarılmasındaki püf noktalarına değinerek, taş plakların sosyokültürel açıdan önemi ve gündelik yaşantıyla etkileşimini değerlendirdi.
Kimya bölümü mezunu, ses sanatçısı ve müzik tutkunu bir isim olan Deniz Seltuğ Yıldız Teknik Üniversitesi’nde, danışman hocası Nesibe Özgül Turgay ile sıra dışı bir tez çalışmasına imza attı. Seltuğ, “Türk Makam Müziğinin Günümüze Aktarımında Gramofon Kayıtlarının Rolü, Disklerin Kimyasal ve Fiziksel Analizleri ve Tayin Sonuçlarının Ses Kalitesiyle İlişkisi” konu başlıklı tezinde, taş plakların keşfi ve plağa ses aktarılmasındaki püf noktalarına değindi, taş plakların sosyokültürel açıdan önemi ve gündelik yaşantıyla etkileşimini değerlendirdi. Bu değerlendirmeyi yaparken, tonmaister, plak araştırmacı ve arşivcileri, müzisyenlerle olduğu kadar fizik, kimya, metalurji ve ses mühendisleriyle de ortak bir çalışma yürüttü.
Deniz Seltuğ Kimdir?
Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü’nden mezun olan Deniz Seltuğ, Türk Müziği alanında eğitim alma idealini gerçekleştirmek üzere İstanbul’a taşındı. Nihayetinde önceki dönemlerde bu alanda edindiği birikimlerine dayanarak lisans eğitimi almadan doğrudan Haliç Üniversitesi Türk Mûsîkîsi yüksek lisans programına kaydolarak, akademik çalışmalar için ilk adımını attı.
Deniz Seltuğ, Tez Çalışmasını Anlattı
Deniz Seltuğ, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde hazırladığı tezi ve içeriğini şu cümlelerle ifade etti: “Türk Makam Müziğinin Günümüze Aktarımında Gramofon Kayıtlarının Rolü, Disklerin Kimyasal ve Fiziksel Analizleri ve Tayin Sonuçlarının Ses Kalitesiyle İlişkisi” konu başlıklı tezde, tarihsel açıdan önem arz eden en önemli kültür aktarım hazinelerinden olan taş plakların keşfi ve plağa ses aktarılmasındaki püf noktalarına değinilmiş. Ayrıca taş plakların sosyokültürel açıdan önemi ve gündelik yaşantıyla etkileşimi farklı açılardan ele alınırken, plakların zaman içerisinde uğradığı tahribata bağlı olarak ses kalitesinde meydana gelen değişiklikler somutlaştırılarak muhatabına sunulmaya çalışılmıştır. Bu çalışmanın kapsamında farklı disiplinlerin bir araya gelerek sentez oluşturması ve ortak neticeye varılması söz konusudur. Dolayısıyla çalışmanın yürütüldüğü bir yıllık süreç kapsamında tonmaister, plak araştırmacı ve arşivcileri, müzisyenlerle olduğu kadar fizik, kimya, metalurji ve ses mühendisleriyle de ortak bir çalışma yürütülmüştür. Geniş bir ekip tarafından sağlanan taş plak analiz olanakları sayesinde plakların hem yapısal özellikleri incelenmiş hem de yüzeysel bakımdan uğradığı hasar düzeyinin tayin edilmesine yönelik olarak çalışılmıştır. Taş plak üretiminde kullanılan malzemenin karakteristik özelliklerinin ortaya konularak yapının tanınması hedeflenmiştir. Plağın çalınmasına dayalı olarak meydana gelen yıpranma bir yana, üretimde kullanılan hammadde farklılıklarının da ses kalitesinde duyum farkına yol açtığı belirlenerek farklı plak etiketleri ile ses kalitesi ilişkilendirilmeye çalışılmıştır.”
“Bu fikirlerin hayata geçirilebilmesi için öncelikle takip edilecek çalışma yöntemi belirlenmiştir” diyen Seltuğ, “Aynı materyalden, birbirine yakın dönemlerde üretilmiş, benzer koşullarda saklanmış az sıklıkta, orta sıklıkta ve çokça çalınmış taş plak örnekleri temin edilerek plak yüzeyinde meydana gelen tahribatın tespitine yönelik çalışmalar yapılması hedeflenmiştir. İstenilen niteliklerde taş plakların temin edilememesi çalışma için yöntem değişikliğine gidilmesini kaçınılmaz kılmıştır. Bu durumda, ses farklılıklarının da ortaya konulabileceği kıyaslamaların yapılabilmesi için temiz ve hasarlı olmak kaydıyla mükerrer plak çiftleri temin edilmiştir. Plakların temiz yahut hasarlı oluşu, sıkça çalınmasından bağımsız faktörlerden de kaynaklanabileceğinden her bir çiftten seçilen temiz durumdaki tek plakların belirli periyotlarla çalınıp aşındırılması yöntemiyle yüzey aşınması ve ses kalitesi tayinleri tekrarlanmıştır” şeklinde konuştu.
Deniz Seltuğ, sözlerini şöyle sürdürdü; “Netice itibariyle kimyasının incelenmesi açısından farklı analiz basamaklarına tâbi tutulan plaklar için yüzey karakterizasyonu, fourier infrared spektroskopi, atomik absorpsiyon spektroskopisi yöntemleri ve mekanik testler yapı tayinine yardımcı olarak plak yüzeyindeki yıpranma miktarı somutlaştırılmıştır. Ses kalitesi açısından yapılan incelemelerde yıpranmaya dayalı olarak tiz frekanslı seslerin kaybolduğuna, hışırtılar olarak bilinen dip gürültüsü miktarının arttığına ve sesin duyulmasının güçleştiğine tanık olunmuş; farklı frekans değerlerindeki sesleri görselleştirip ortaya koyan bir program sayesinde çalışma kapsamında sunulmuştur.”
Kaynak : hurriyet.com.tr