Regülatör, Uyuşturucu Testinin Aile Mahkemelerinde Daha İyi Bir Şekilde İncelenmesini İstedi
Manchester Laboratuvarı hakkındaki skandal, İngiltere ve Galler’daki binlerce çocuk koruma vakasında kullanılan kanıtlarla ilgili şüphe uyandırıyor.
Hükümetin adli regülatörü, Manchester Laboratuvarındaki bir skandalın binlerce çocuk koruma prosedüründe kullanılan kanıtların kalitesi hakkında şüphe uyandırmasının ardından, aile mahkemeleri için yapılan uyuşturucu ve alkol testlerinin yeniden incelemesi çağrısında bulundu.
Gillian Tully, Guardian’a, Polislik Bakanı Nick Hurd ile aile mahkemeleri için çalışan adli tıp şirketlerinin denetim eksikliği hakkındaki endişelerini parlementonun bilim ve teknoloji seçim komitesi başkanına gönderdikleri bir mektupta dile getirdiğini söyledi.
Tully “Bu durumda, ceza sisteminin düzenlenmesi ve anormal olan aile mahkemesi sistemindeki bu eksikliğin giderilmesi gerekmektedir.” dedi. Regülatör olarak görevi, sadece ceza mahkemeleri tarafından kullanılan adli tıp alanıdır.
Home Office, bu hafta İngiltere ve Galler’de bulunan 10.000 ceza davasının, Randox Test tarafından yürütülen bir laboratuvarda bulunan verilerin manipüle edilmesi ortaya çıktıktan sonra gözden geçirildiğini duyurdu. Soruşturma, aynı şirket tarafından 2010 yılına dayanan uyuşturucu ve alkol testlerinin yapıldığı tüm çocuk koruma süreçlerini kapsayacak şekilde yaygınlaştı.
Randox soruşturması, 2017 yılının başlarında Manchester Laboratuvarında çalışan iki kişinin tutuklanmasıyla ortaya çıktı. Guardian, Trimega adlı öncül bir şirkette aile mahkemeleri tarafından istenilen tüm saç teli, alkol ve uyuşturucu testlerinin yarısını bir aşamada gerçekleştirme rolünü üstlenen iki kıdemli adamı tanıyor.
Tully, aile mahkemesi ve medeni mahkemelerde kullanılan adli kanıtların düzenlenmesi görevini üstlenmediğini ve bunun davaları kimseye bildirmeyeceği anlamına geldiğini belirtti.
Trimega, aile mahkemelerine verdiği uyuşturucu ve alkol sonuçlarındaki hatalarla ilgili olarak 2012 yılına dayanan bir dizi açık yargıda çocukların ebeveynlerinin gözetimi altında kalabilmeleri konusundaki maddenin kötüye kullanımının belirleyici bir faktör olduğu durumlarda endişe yaratmıştır.
Hurd bu hafta, 2010-2014 yılları arasında Trimega tarafından yapılan tüm testlerin “potansiyel olarak güvenilmez” olarak değerlendirildiğini ve yetersiz kayıt tutumu nedeniyle testlerin tümünün müşteriye geri döndürülmesinin asla mümkün olamayacağını söyledi. Ayrıca sözlerine, çocukların refahı ile ilgili kararların sadece toksikoloji testlerinin sonuçlarına dayanarak alınabileceğine inandığını ekledi.
Ancak kamu kararları, bu testlerin bakım işlemlerinde derin bir etkisi olabileceğini göstermektedir. Trimega’nın kusurlu delilleri ortaya koyduğu 2012 yılı davasında; Sayın Adalet Bakanı Jonathan Baker, Yüksek Mahkemeye, numunenin iki şahıs tarafından ilgilenildiğini ve başka bir labaratuvar tarafından kontrol edilmediğini söyledi.
Aynı zamanda “Hatalı uzman kanıtı, akla gelebilecek en ciddi yargı hatasına yani çocukların ailelerinden haksız yere uzaklaştırılmasına yol açabilir.” uyarısında bulundu.
Tully, aile mahkemeleri için uyuşturucu, alkol ve DNA testleri yürüten şirketlerin akredite edilmesi gerektiği halde bunun gözetim altında tutulmadığını belirtti. “[Suç sektöründe] İşlerin yanlış gittiğinin farkındayım, dolayısıyla herhangi bir gidişat bozukluğunda neler olup bittiğini görebilmekteyim.”
“Bir çeşit gözetimin olmaması, işler yanlış gittiğinin anlaşılmasını zorlaştırır.”
Tully, Randox Laboratuvarındaki iddia edilen veri manipülasyonunun büyük hayal kırıklığı olduğunu söyledi. “Adli tıp laboratuvarında çalışan kişilerin yanlış bir işe karışmalarına gerçekten şaşırdım” dedi. “Bu hayatta olan her şey çok şaşırtıcı.”
Sözlerine, ana merkezlerden yürütmelerini istediği bir denetlemede daha büyük sorunların ortaya çıkmadığına dair kanıt bulunmadığını ekledi.
Diğerleri, hükümete bağlı Adli Tıp Servisi’nin 2012 ’de kapatılmasından beri davanın kalite erozyonuna uğradığını belirtti.
İngiltere’nin en seçkin adli bilim adamlarından Prof Peter Gill “Asıl sorun bunun, böyle bir şey çıkana kadar kimsenin umrunda olmaması. Bu benim çok güçlü bir izlenimim” dedi. “Bu, şirketler tarafından yürütülen adli tıp tedariki hakkında ciddi soruları gündeme getiriyor. Bu şüpheli uygulamaları başlatıp yıllarca sürdürebileceklerini gösteriyor.”
Oslo Üniversitesi’nde adli tıp profesörü olan Gill, bilim insanlarının kalite kontrolü olarak denetlenen sahte davaları rutin olarak gönderdiği skandalın Adli Tıp Servisi kapsamında gerçekleştiğini hayal etmekte zorlandığını belirtti. ”Bu sistemden kurtulduğunuzda kalitenin düzelmesi oldukça zor.” dedi.
Adalet Bakanı sözcüsü sözlerini şöyle sürdürdü: “İlk önceliğimiz polisle birlikte çalışarak bu konunun tam skalasını ve halk üzerindeki potansiyel etkisini saptamaktır.”
“İnsanların aile mahkemelerinde görülen davalarla ilgili endişelerini gidermek için prosedürler yürürlüğe koyduk ve gelecekte benzer sorunların ortaya çıkma riskini azaltmak için alınabilecek önlemleri belirlemeye devam edeceğiz.”
Kaynak : theguardian.com