Bulunan Yeni Bileşik Güneşlenmeden Bronzlaşmayı Sağlayabilecek mi!
Yeni bir bileşiğin güneş ışığı olmadan teni bronzlaştırabileceği düşünülüyor. Bu bileşik, henüz klinik çalışmalardan geçmemiş olup sadece farelerde ve ameliyatlardan kalan artık deriler üzerinde denemelerden geçmiştir. Fakat doktorlar umutlu, bir gün bu bileşiğin insanları zararlı ultraviyole ışınlardan (UV) uzak tutarak cilt kanseri ile mücadele edilebileceğini düşünüyorlar.
New Jersey, Rutgers Kanser Enstitüsü’nde solaryum üzerine araştırmalarını yürüten davranış bilimcisi Jerod Stapleton; eğer güvenilir bir durum ise bu bileşiğin, UV ışınlarına maruz kalmaktan daha iyi bir seçenek olduğunu söyledi.
Bu gelişme, kızıl kürklü fareler üzerinde yapılan denemelere dayanıyor. Bu kemirgenler, insanlarda da bulunan MC1R adındaki kızıllığı ve açık teni oluşturan genin başka bir şeklini vücutlarında barındırıyor. MC1R geninin kodları, deri hücrelerinde toplanmış; bir çok sayıda melanin pigmentlerini üretmesi için sinyali ileten melanosit reseptörlerini (alıcıları) kodlar. Bu pigmentler, ciltteki hücreleri UV ışınlardan korur. Kızıl türlerdeki reseptörler melanin pigmentine pek fazla sinyal iletemez bu da neden kızıl insanların broznlaşamayıp sadece kızardığını kanıtlar.
Boston, Massachusetts General Hastanesinde dermatolog olan David Fisher, bu tür insanların melaninlerini uyarabilecek bir yol bulduğunu kanıtlamaya çalışmış. David ve Boston, Dana-Farber Kanser Enstitüsü’nde kimyager olan Nathanael Gray tuz ile uyarılabilir kinaz olarak bilinen bir proteini hedef almışlardır. Bu protein, sanki bir melanin fabrikasını değiştirmekte ustaymışçasına çalışıyor. Bu iki bilim insanı bu proteini kimyasal tedarikçilerden inhibe eden bir molekül aldılar ve bunu kızıl bir farenin traşlanmış sırtına uyguladılar. 7 günlük bir tedavi sonrası, bu farenin sırtı neredeyse simsiyah olmuştu. Bu tenin geri kendi rengine dönebildiği ise yaklaşık iki hafta sonra kendi rengine döndüğünde kanıtlandı. Fisher herhangi bir güvenlik sorununun olmadığını dile getirerek insanlarda denenebilmesi için daha fazla ve titizlikle yapılan denemelerden geçmesi gerektiğini ekledi.
Daha sonra Fisher ve Gray, bir insanın cildindeki etkisini daha iyi anlayabilmek için bu bileşiğin farklı kimyasal değişiklikler ile bir çok versiyonunu yaptı ve ameliyatlardan kalan artık deriler üzerinde denemelerini gerçekleştirdi. Ekip Cell Reports dergisinde, bileşiklerden birinin deride kahverengi lekeler oluşturduğunun ve bu da onlara bileşiğin, melanositlere ulaşabildiğini hatta melaninin üretilmesini sağladığının haberini verdi .
Mikroskop yardımıyla bakıldığında, bu bileşiğin oluşturmuş olduğu bronzlaşma doğal bir bronzlaşmaymış gibi gözüküyor. Fisher , bu bileşikten elde edilen bronzlaştırıcının, derideki ölü hücreleri boyama prensibine dayanan sprey bronzlaştırıcılar ve diğer güneş ışığına gerek görmeyen bronzlaştırıcı ürünlerin aksine; mikroskop altında, aynı doğal bronz gibi bir görünümü olduğunu söylüyor. Kızıl farelerde melaninin UV korumayı sağladığının testi yapılmış olmasına rağmen, bu bilinen bir durum. Eğer bu bileşiğin insanların kullanımında bir sakınca olmadığı kanıtlanırsa, bronzlaşmaya bir alternatif sunacak.
Fisher bu bileşiğin herhangi bir güneş kremi yerine geçmeyeceğini fakat onun yanında kullanılcabileceğini vurguladı. Bileşik kolayca melanin üretimini arttırdığı için her cilt tipinde işe yarayabilir fakat cilt kanserine yakalanmaya en çok yatkın olan sarışınlara çok yadımcı olur. Fisher klinik ortamlarda bu testleri yapabilmek için yardımcı olabilecek birileri arayışında.
Beverly Hills, Moy-Fincher- Chipps Facial Plastics and Dermatology ‘de dermatolojik cerrah olan Jennifer Herrmann, “Bu yeni bileşik mağazalarda yerini alsa bile, uzmanlar temkinli olmayı elden bırakmamalı. Bu moleküllerin insanlara yanıltıcı bir güvenlik duygusu vermesinden endişeliyim.” dedi.
Kaynak: sciencemag.org
