Fizikçiler, Süperiletkenlikte Yüksek Sıcaklık Rekorunu Kırdı
Almanya’da araştırma yapan fizikçiler, süperiletkenlik konusunda önemli bir noktayı daha geride bırakmayı başardı ve -23 derecede süperiletken yapı oluşturdu.
Süperiletkenlik, 1911 yılındaki keşfinden bu yana fizikçilerin yoğun ilgisini çeken bir alan. Basitçe açıklamak gerekirse, elektrik akımı bir ortamdan geçerken direnç ile karşılaşır. Malzemenin iletkenliği arttıkça direnci azalır. Bazı materyaller, düşük sıcaklıklarda garip bir özellik gösteriyor ve dirençleri sıfıra düşüyor. Haliyle elektrik akımı da kesilmeden, kayba uğramadan iletiliyor. Direncin sıfır olduğu ve Meissner etkisi adlı etki görüldüğünde süperiletkenlik ortaya çıkıyor.
Sıfır derecenin üstünde süperiletkenlik, uzun süredir merak edilen ve araştırılan bir konu. Bu konuda çalışmalar yapan araştırmacıların amacı ise enerji aktarımı, veri transferi ve elektrikli motorlarda yeni bir çığır açmak olarak gösteriliyor.
Daha önceki rekorun sahibi olan Mikhail Eremets, yeni araştırmasında lantanum hidrid adlı yeni bir malzemeyi kullandı. 170 gigapascal basınç altında, -23 derecede bu malzemenin süper iletken özellikler gösterdiği ortaya çıktı. Bu da oldukça umut verici bir gelişme, özellikle de bir önceki rekorun -58 derecede olduğu göz önüne alınınca.
Araştırmacılar, makalelerinde 50 Kelvin’lik bu sıçramanın, oda sıcaklığında yüksek basınç altında süperiletkenlik elde etmek için umut vaat ettiğini belirtti.
Süperiletkenlik için yapılan üç test var ve yeni madde bu testlerden ikisinde başarılı olmayı başardı. Bunlardan ilki direnci sıfıra indirmek oldu. Diğeri de süperiletken ısısı düştükçe elementlerin daha ağır izotopları ile değişiminin gözlenmesi oldu. Meissner etkisi testi ise başarısız oldu.
Meissner etkisi konusunda yapılan test başarısız olsa da tamamen ümitsiz bir durum değil. Araştırmacıların bu durumu gözlemlemekte başarısız olmalarının nedeni, ellerindeki örneğin manyetizma ölçüm aletleri ile incelenemeyecek kadar küçük olması. Yine de süperiletkenin dış manyetik alanında değişimler olduğu gözlemlendi. Tam olarak Meissner etkisi olmasa da bu durum umut verici olarak kabul ediliyor.
Araştırma Nature dergisinde yayımlandı.
Kaynak : webtekno.com