Hastanelerdeki Enfeksiyona Nanoteknolojik Çözümler
ABD’de içinde Türk bilim insanının da olduğu bir grup, medikal cihazları daha sağlıklı hale getiren kaplama geliştirdiler.
Her yıl, bir milyonun üstünde insan hastanelerde kaldıkları süre boyunca medikal cihazlardan dolayı enfeksiyonlara yakalanmaktadır. Bu insanların yaklaşık %10’u enfeksiyon neticesinde hayatlarını kaybediyorlar. University of Georgia’da araştırmacılar, enfeksiyonları meydana gelmeden önce önlemek için umut verici bir çalışma gerçekleştirdiler.
ACS Applied Materials and İnterfaces’da yayınlanan çalışmada bilim insanları, su ve kan gibi sıvıların yüzeylere yapışmasının nasıl önlenebileceğini incelediler. Araştırmacılar ayrıca, sıvı itici kaplamanın bakterileri öldürebildiğini ve yüzeydeki kan pıhtısı oluşumunu durdurduğunu gördüler.
Biyofilm Problemi
Tıbbi cihazlarda bakteri üremesi, hastane kaynaklı enfeksiyonların çoğunu oluşturmaktadır. Ancak, bakteriler yüzeyde birbirine yapışarak biyofilm adı verilen jöle benzeri bir tabaka oluşturduğu için bu durumla mücadele etmek zordur.
Çalışmanın yazarı Prof. Hitesh Handa “Bakteriyi akış halinde öldürmek daha kolaydır. Ancak bakteri biyofilm tabakasına dönüştüğü zaman, bakteriyi öldürmek ve antibiyotiklerle biyofilmin içine girmek çok zordur. Çünkü biyofilmin bir kısmı parçalanabilir ve vücudun diğer yerlerine bulaşabilir. Enfeksiyon yayıldığında tedavisi çok zor bir boyuta gelmektedir.” dedi.
Araştırmacılar çinko oksit ve bakır nanopartiküllerini sıvı itici bir kaplamayla birleştirdiler. Sıvılara karşı kaplamanın ne kadar etkili olduğunu görmek için kaplamayı süngere uyguladılar.
Prof. Handa, “Süngerler çok absorblayıcıdır. Eğer bu kaplama bir süngerin herhangi bir sıvıyı emmesini engellerse, o zaman tıbbi cihaz yüzeylerinde de çok güzel çalışacaktır.” şeklinde belirtti.
Ekip süngerlere su, süt, kahve, meyve suyu ve kan uygulamaya çalıştığında sıvılar hemen kayarak uzaklaştı. Araştırmacılar süngerlere yapıştırmayı çalıştıkları “Staphylococcus Aureus” adındaki bir bakterinin de yüzeylere yapışmadığını gözlemlediler. Bunun yanı sıra kaplama, kanda pıhtılaşmaya meyilli olan parçacıkların çoğunu uzaklaştırdı.
Sınırları Zorluyor
Önceki çalışmayla süper hidrofobik kaplamalar da geliştirildi ancak ciddi engeller oluştu. Çalışmanın baş yazarı ve UGA’da doktora sonrası araştırmacı olan Türk bilim insanı Ekrem Özkan, “Bu kaplamalar çok kırılgandır. Küçük bir parmak dokunuşundan sonra bile hidrofobik özelliklerini kolayca kaybediyorlar.” dedi.
Ekip bu yeni kaplamayı zorlu testlere soktular: Örneğin, süngerleri zımpara kâğıdıyla iyice zımparalayıp bant kullanarak yapışma özelliklerini gözlemlediler. Bu zor şartlara rağmen, süngerler hala süper hidrofobik özelliklerini korudular.
Kaplamanın dayanıklılığı sayesinde bandajlardan soluk borusu tüplerine kadar birçok potansiyel uygulamalar vardır. Araştırmacılar, kaplamanın içine nitrik oksit bileşenini nasıl dahil edebileceklerini inceliyorlar. Prof. Handa’nın laboratuvarı, vücutta doğal olarak bulunan bu mükemmel gazı kan akışını sürdürmek ve enfeksiyonu önlemek için kullanan bir teknoloji üzerine çalışıyor. Nitrik oksit aynı zamanda bakterilerin cihazlarda çoğalarak hastalığa sebep olmasını da önlemektedir.
Kaynak : uga.edu