Hidrokarbon Depolaması, Hidrolik Kırma ve Yıldırım Riski
Uluslararası Adli Mühendislik Dergisinde (International Journal of Forensic Engineering) yayınlanan araştırmaya göre, hidrokarbon depolama tesislerinde yıldırım çarpması sonucu ortaya çıkan yangınlar, ele alınması gereken ve yüzyıllar öncesine dayanan bir sorundur. Hidrolik kırılma ya da fracking döneminde, bu, fosil yakıt endüstrisi için daha da keskin bir konu haline gelmektedir.
ABD, Maryland eyaletindeki Crofton, X8 şirketinden Sterling Rooke ve Maryland Üniversitesi Sivil ve Çevre Mühendisliği Bölümünden Miroslaw Skibniewski, depolama tesislerindeki kontrol edilemeyen yangınların ve patlamaların oran başına 10 milyon ABD doları tutabileceğini açıkladı. Dahası, bazı tesislerin yüksek frekanslı yıldırım fırtınalarının bulunduğu bölgelerde olması nedeniyle tehlike oldukça büyüktür. Modern hidrokarbon tankı kazalarının üçte birinin yıldırımla ilgili olduğu belirtiliyor. Daha ilginç bir bilgi ise, geçen yüzyılda antropojenik (insan tarafından yapılan, oluşturulan) iklim değişikliğine yol açan fosil yakıtların yakılmasının, yıldırım fırtınalarının frekansını da artırabilmesidir.
Ekip, hidrolik kırma tekniğinin ABD’de petrol ve gaz üretiminde devrim yarattığını belirtti ancak bu sektör halen tartışmalı bir konudur. Kullanılan kimyasalların güvenliği, içme suyunun ve çevrenin olası kirliliğini etkileyen belirsizlik fikri ve hidrolik kırma yoluyla sismik aktiviteyi tetikleme riski gündemde uzun süre kalmış konulardan bazılarıdır. Bununla birlikte, yıldırım çarpma kazaları, uzun vadede hidrolik kırma sistemlerindeki güvenlik problemleri üzerinde kritik bir faktör olabilir.
Ekip, mevcut ABD Ulusal Yıldırımdan Koruma Ağı (NLDN) risk haritasını, Enerji Bilgi İdaresi (CED) şist (kömürle karışık bütün moloz maddelerin bilimsel adı) çıkarma haritası ile kombine hale getirdi ve yıldırım tehdidinin yalnızca gelecekteki şist faaliyetlerinin yer değiştirmesiyle artacağını keşfetti. Ekip, yıldırımlar hakkında, dünyanın enerji güvenliğinin kritik bir bileşeni için artan bir tehdittir, yorumunda bulunuyorlar. Planlamanın değişebileceğini ancak şist rezervuarlarının ve bölgesel yıldırım tehditlerinin coğrafi olarak değişmediğini belirtiyorlar. Bu araştırma, tehdidi nicelendiriyor ve yıldırım hafifletme stratejilerini açıklıyor.
Kaynak : sciencedaily.com