Telefonunuzda Bıraktığınız Kimyasallar Kimliğinizi Nasıl Belirliyor?

Kütle spektrometresi, adli tıp bilimi için yeni bir yöntem sunuyor.

Telefonunuz aslında sizin fark ettiğinizden daha da fazla benzersizdir. San Diego’daki California Üniversitesi araştırmalarına göre cildinizde bulunan veya cildinizden dışarı atılan kimyasal maddeler telefon yüzeyinde kalarak kütle spektrometresi yönteminin kullanılmasıyla tespit edilebiliyor.

Ulusal Bilimler Akademisi Bildiriler Kitabında basılan bir bildiride, kimyasal maddeleri ağırlıklarına göre belirleyen kütle spektrometresi, kriminal profillemelerin oluşturulmasında yararlanılan bir araç olarak başarıyla kullanılmıştır. Böylece arkanızda bıraktığınız kimyasallar sizin hakkınızda artık çok şey anlatabilecek.

San Diego California Üniversitesi’ndeki doktora sonrası araştırmacı ve makalenin başyazarı olan Amina Bouslimani’ya göre cildinizde bulunan çoğu molekül günlük yaşamınızda kullandığınız kimyasallardan ileri gelmektedir. Araştırma ekibi öncelikli olarak bu moleküllerin telefon bilgisayar, anahtar ya da cüzdan gibi günlük olarak sıkça kullanılan nesnelere aktarılabilmesi durumunda ne olur diye düşünerek işe başladıklarını belirtiyor. Bunun mümkün olduğu durumda ise bu nesnelerden toplanan kimyasal ipuçlarından yola çıkılarak kişisel yaşam biçimleri ve kişisel alışkanlıklar hakkında ayrıntılı olarak bilgi edinilmesinin mümkün olacağının altını çiziyorlar.

Yaşam tarzınıza göre kullandığınız veya maruz kaldığınız kozmetik ürün, yiyecek, ilaç, deodorant, şampuan gibi kimyasal maddeler ve hatta bulunduğunuz ortamlardaki halı lifleri, toprak ve diğer çevresel izler bu yöntem sayesinde kolaylıkla tespit edilebiliyor. Vücudunuz tarafından absorbe edilen maddelerin yanı sıra tükettikleriniz de eliniz üzerinde az miktarda bulunur. El yüzeylerinde bulunan bu kimyasal izlerin hangi maddeye ait oldukları ve kullanıcılar hakkında daha detaylı bilgilere kütle spektrometresi yöntemi sayesinde ulaşılabiliyor.

Kütle spektrometresi kullanımı, adli tıp alanında da yeni değildir. Bu yöntem hukuki uygulamalar alanında uyuşturucu veya patlayıcı gibi maddelerin özelliklerinin belirlenmesinde, izole edilmesinde ve tanımlanmasında da kullanılır. Araştırma grubundaki bilim adamları, TSA ajanlarının patlayıcılara ait ipuçlarını delil olarak topladıkları gibi deneklere ait telefonlardaki kimyasal izleri de aynı şekilde toplamışlardır. Toplanan her bir numune kütle spektrometresine girer ve sonuçlar yoğun veri kümesine sahip bir referans sistemi kullanarak bilinen kimyasalların özellikleriyle eşleştirilir.

Bouslimani, bu yöntemin potansiyel şüphelilerin profilini oluşturmada DNA kanıtı veya parmak izi gibi yardımcı bir araç olarak görüyor. Ancak DNA analizinin tanımlanmasında kullanılacak yöntem için yeterli bir araç değil; şüphelilerin havuzunu daraltma, polis ve avukatların yapması gereken işleri hızlandıracak olması umuduyla kişiye ait alışkanlıkların incelenmesinde oldukça yarar sağlayacak bir yöntem olduğunu belirtiyor.

Kütle spektrometresi üzerine çalışmalarda bulunan, Adli Kimya adlı derginin kurucusu ve West Virginia Üniversitesi’nde adli tıp profesörü olan Glen Jackson her zaman şüpheci bir yaklaşım içinde olayları irdeleyen biridir. Jackson’a göre bu teknolojinin kullanımı pratik olarak elverişli hale geldiğinde, yapılan araştırma faaliyetleri sonucu mali faydalar da sağlayacaktır. Jackson bu teknoloji ile hızla ileriye gidileceğini kabul etmekte ve “Sanırım bu gibi araştırmalar, her ne kadar bir kriminal laboratuarı için henüz hazır olmasalar da teknolojiyi mümkün olanın en üst seviyelerine çıkarmada oldukça umut vericiler.” diyor.

Bouslimani “DNA veya parmak izleri mevcut olması durumda bile söz konusu nesneye dokunan kişi veri tabanında kayıtlı olmayabilir. Öyleyse, kriminal araştırmacı o nesnenin sahibi olan ya da o nesneye dokunan kişiyi belirlemek için seçenekleri nasıl daraltabilir?” sorusunu yöneltiyor. Bu sorunun cevabını ise “Kriminal araştırmacı, bu yöntem sayesinde bir bireye ait yaşam tarzı ve günlük alışkanlıklar hakkında kolaylıkla bilgi edinebilecek.” diyerek yanıtlıyor.

Belirli bir ilacın eser elementlerinin izlerini yüzeyinde bulunduran bir telefon büyük ihtimalle belirli bir sağlık problemine sahip kişiye aittir. Kafein, nikotin veya güneş kremi gibi kimyasal izler de belirli kişiye ait diğer özelliklere işaret edebilir. Örneğin toplanan numunede DEET izleri olması o kişinin kampı seven biri olduğu konusunda ipucu niteliği taşımaktadır (DEET bazı sivrisinek kovarlar için birincil derece kimyasaldır).

Bouslimani’ye göre çok sayıda yaşam tarzını simgeleyen molekülleri içeren bir veri tabanı geliştirmek gelecek için oldukça önemli olacaktır ve günümüzün de eksiği budur. Yiyeceklerden gelen moleküller, güzellik ürünlerinden gelen moleküller, halılardan gelen moleküller, çevresel etkilerden kaynaklı moleküller ile oluşturulan daha eksiksiz bir veri tabanı, daha eksiksiz bir profillemenin oluşturulmasını sağlayacaktır.

Ayrıca, bu teknolojinin tek potansiyel kullanımı kriminal profillemesi de değildir. Kimyasallara maruz kalma sonrası alınan ölçümler ile maruziyet düzeyinin belirlenmesinde kullanımı yaygındır (Bouslimani ve diğer araştırmacılar, bazı deneklerin derisinde alev geciktiricilere ait molekülleri saptamışlardır). Tıp alanında, ciltten atılan kimyasallar bir hastanın terapötik bir ilacı metabolize etmesinin ne kadar etkili olduğuna dair ipuçlarını içerir.

Jackson, delillerin incelenmesi sonucu elde edilen verilerin kişilerin sağlığı ile çok fazla bağdaştığını gördüklerini belirtiyor ve farklı yüzeyler arasında gerçekleşen kimyasal transferi anlamayı başardıkları takdirde insan sağlığı ve de adli bilimler için çok daha faydalı gelişmelerin söz konusu olacağını vurguluyor.

Kaynak : smithsonianmag.com

637 Kez Okundu

İnovatif Kimya Dergisi

İnovatif Kimya Dergisi aylık olarak çıkan bir e-dergidir. Kimya ve Kimya Sektörü ile ilgili yazılar yazılmaktadır.

You may also like...

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com
Kopyalamak Yasaktır!