Yeni DNA Çalışmaları Eski Zamanlarda Yapılan Göçlerin Çiftçilik ve Dil Gelişimi Konusunda Nasıl Sonuçlar Doğurduğunu Gözler Önüne Seriyor
Fotoğraf: Bronz Çağında Orta Asya’da topluluklar halinde yaşayan insanların kafatasları yaşamlarının başında yeniden şekillenmiş yani bu insanlar yaklaşık 3.500 yıl önce Güney Asyalılarla kültürel temaslarda bulunmuş olabilir, ancak yapılan araştırmalarda günümüz Güney Asyalıları üzerinde hiçbir eskiye dayalı genetik iz bulunamamıştır. -M. FRACHETTI
Eşi benzeri görülmemiş bu genetik çalışma; Güney Asyalıların genetik yapısını karmaşık bir hal almasına sebep olan atalarının hareketlerini ortaya çıkardı. Uzun zaman önce, geniş bozkırlarda, dağ ve vadilerin arasında dolaşanlar, şu anda Hindistan ve Pakistan’ı da içeren bir bölgede halen konuşulan dil türlerini belirlemiş olabilir.
Yapılan bu araştırma tartışmalı iki konuyu ele alıyor. Birincisi kim Güney Asya’ya tarımı getirdi? Yapılan genetik karşılaştırmalar çiftçiliğin; Güney Asya’daki avcı-toplayıcılar tarafından yerel olarak icat edilmediğini veya şu anki Türkiye’deki yani Yakın Doğu çiftçileri tarafından getirilmediği yönünde. Güney Asya’daki çiftçiliğin diğer kültürlerden elde edilen bilgilerin alınmasıyla başladığı düşünülmektedir. Buna ek daha önce yapılan çalışmalarda da Avrupa’ya çiftçiliği getirdiğini öne süren çiftçi ailelere ait DNA kalıntısı bulunmuyor. İkinci konu ise yerel diller nereden kaynaklandı? Yapılan bu yeni DNA çalışmaları Avrasya’daki bozkırların ve otlak alanların; Yakın Doğudan çiftçiliğin değil, Hint-Avrupa dil ailesine ait dillerin Güney Asya’ya getirildiği fikrini desteklemektedir.
Eski DNA kalıntıları; Hint-Avrupa dil ailesi grubundan bir dili konuşan Avrasya çobanlarının yani Yamnaya olarak adlandırılan bu bir grup insanın Avrupa’daki erken Bronz Çağına yani yaklaşık 5.000 yıl öncesine denk gelen bir süreçte yaşadığı ortaya çıkmıştır. Uluslararası bir ekibin 6 Eylülde Science dergisine verdiği bilgilere göre Yamnaya kökenli diğer soyların Güney Asyalılar arasında yaklaşık 3.900-3.500 yıl öncesinde ortaya çıktığı gözlemlenmiş.
Louis’deki Washington Üniversitesi’nden arkeolog Michael Frachetti “Bronz Çağının başlarındaki insan hareketleri Asya’daki genetik birikimleri karıştırıyordu.” Diyor. Michael Frachetti; St. Harvard Tıp Okulu genetik uzmanları David Reich ,Vagheesh Narasimhan ve Viyana Üniversitesi arkeolog Ron Pinhasi ile birlikte bu büyük araştırmaya öncülük ettiler.
Frachetti, Avrasya’daki çobanların Güney Asya’daki şehir merkezlerine az ziyarette bulunduğunu söylüyor. Bu sebeple, Hint-Avrupa dil ailesine ait dilleri konuşan büyük bir çoban göç dalgasının hızla Güney Asya’ya geçmesinin dil değişikliğine sebep olmayacağını düşünüyor. Bir toplumdaki dil değişikliğini açıklamak için yapılan bilimsel senaryoların çoğu; insanların toplu nüfus hareketleri yaptığı yönünde olmuştur.
Araştırma ekibi; Orta Asya’da ve Güney Asya’nın kuzey kesimlerinde yaptığı kazı çalışmalarında 523 kişinin kalıntılardan alınan DNA’yı analiz etti. Bu kalıntılar yaklaşık 2.000-12.000 yıl öncesine ait. Avrasya’nın her yerinden daha önce yapılmış; antik döneme ait kalıntıların DNA analizleri yapılmış ve günümüz Avrasya’larının DNA’sı ile kıyaslamalara tabii tutuldu.
Bu genetik kalıntılar; araştırmacıların yaklaşık 5000 yıl öncesine ait bulduğu tarım ekipmanı bulgularının, Yakın Doğu’daki çiftçilerin Asya’daki dağ ve vadiler boyunca kuzeye yani şimdiki İran’a geçtiğini gösteriyor. Aynı zamanda, bulunan DNA kalıntıları bu bozkır çobanlarının aynı alana ulaşmak için aynı rotadan güneye geçtiğini gösteriyor.
Yakın Doğudaki çiftçilerin; Güney Asya’nın batı eteklerinden yaklaşık 1.500 kilometre uzaktaki İran’ın batı kısımlarına seyahat etmediği görülüyor. Güneydoğu Asya’nın hemen batısındaki İran’ın ve İranın kuzey-doğusundaki Türkmenistan’da yaklaşık 5300-4000 yıl önce yaşayan 11 bireyde, yapılan genetik çalışmalar sonucunda Yakın Doğudaki çiftçilerin genetik izine rastlanmadı. Bunun yerine atalarının eski İranlılardan ve Güneydoğu Asya avcı-toplayıcılarına dayandığı yönünde bir sonuç ortaya çıktı. Bu genetik karışım, Hindistan’ın kuzeyinde gömülü olan İndus Vadisindeki bir uygarlığa dâhil bir bireyin ve Harappan uygarlığı olarak adlandırılan 4.000-5.000 yıl öncesindeki bu topluluğa ait bireyin genetik yapısına benziyordu. Bu iskeletin genetik analizi; Deccan Kolejinden bir Arkeolog olan Vasant Shinde, Hindistan, Pune’deki Araştırma Enstitüsünden bir Arkeolog meslektaşları; 5 Eylül’de Cell dergisine bilgilerini sundu. Bu genetik eşleşme; araştırmacıların Türkmenistan’daki bu 11 kişiyi Harappalı olarak sınıflandırmasıyla sonuçlandı. Ekip, İndus Vadisindeki topluluğa üye olan bu bir grup insanın bugün Güney Asyalılar için en büyük bilgi-kültür akışının kaynağı olduğunu düşünüyor.
Harappan’lılara ait DNA kalıntıları tarım grubu olduklarına dair hiçbir bilgi içermiyor ve bu sebeple bilim insanları yerel halkın icat ettiği ya da başka topluluklardan edindiği tarım tekniklerini öngörebiliyor.
Fotoğraf: Kazakistan’da bir bölgede bulunan bu 3.700 yıllık mezardaki insan kalıntılarından alınan DNA; bilim insanlarının, orada yaşayan insanların 4.000 yıldan kısa bir süre sonra Orta Asya’daki bozkır bölgesindeki çobanlarla üremeye başladıklarının belirlenmesine yardımcı oldu. -M. FRACHETTI
Yamnaya çobanları da Güney Asya’ya göç etti. Araştırmacıların kalıntılarla yaptığı DNA çalışmalarında, 4.000-3.000 yıl önce Yamnaya çobanlarının Güney Asya’nın kuzey bölgelerine gitmeden önce kuzey Avrupa’daki çiftçilerle üremeye başladığı gözlemlenmiş. Herder “Günümüz Güney Asya soyları bu gibi azınlıklarından çoğalmıştır.” Diyor.
Frachettiye göre az sayıda Hint-Avrupa dil ailesinden herhangi bir dili konuşan göçmen, evlilik veya metal işleri gibi çeşitli sebeplerle Güney Asya topluluklarına göç etmiş olabilir. Bilim insanları; bu göçmenlerin yeni edindikleri toplumlara hayati anlamda katkılar sağlamalarının yanı sıra Hint-Avrupa dil ailesinde bir dil konuşmaları sebebiyle dilin gelişimini etkilediklerini öne sürüyor.
Bilim insanları, Yamnayalıları Avrupa’dan Güney Asya’ya göçmenlerinin; Avrupa ve Güney Asya’daki bazı Hint-Avrupa dil ailesine ait dillerle neden ortak özelliklere sahip olduğunu açıklayabilir. Güney Asya’daki Yamnaya atalarına sahip bir grup, bugün rahiplerin sahip olduğu statüden daha yüksek bir statüye sahip. Bu yüksek mertebeli grupların arasında Hint-Avrupa dil ailesinin başlarında gelen Sanskritçe diline ait dini metinlerin geleneksel koruyucuları olan Brahminler yer almaktadır.
Bu yeni çalışmada yer almayan İsveç’teki Göteborg Üniversitesi’nde arkeolog Kristian Kristiansen’in Science dergisine yaptığı açıklamalara göre; yeni çalışmalardaki bulguların bazı gezgin çobanların, 4.000 yıl öncesinde, kısa bir süre sonra Hindistan ve Güney Asya kökenli dilleri etkilediğini belirtiyor.
Almanya’daki Max Planck İnsan Tarihi Bilim Enstitüsü’nde dilbilimci olan Paul Heggarty “ Hint-Avrupa dil ailesindeki dillerin kökenleri ve yayılması tartışmalı bir konu. Yamnaya çobanları eski Güney Asyalılara çok az genetik katkıda bulunmuş. Yamnayalılar, Hint-Avrupa dillerini Günay Asya yerine Avrupa’ya taşımış olabilir.”diyor. Ancak bu yeni bulgular, yaklaşık 6.000-7.000 yıl önce Hint-Avrupa dil ailesine ait dilleri konuştuğu tahmin edilen eski İranlıların bu dilleri Güney Asya’ya getirdiğini gösteriyor.
Kaynak:sciencenews.org