Yer altı Sularında Bile Mikroplastiklere Rastlandı

Yer altı Sularında Bile Mikroplastiklere Rastlandı

Bu da kendi plastik atıklarımızı içiyor olabildiğimiz anlamına gelmektedir.

Yeryüzünün hiçbir bölgesinin mikroplastik felaketine karşı güvenli durumda olmadığı görülüyor. Mikroplastikler yalnızca hava ve okyanus derinliklerinde yüzmekle kalmazlar, şimdilerde Illinois Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma dünya nüfusunun dörtte birine içme suyu sağlayan yer altı akiferlerinin de kirlendiğini bulmuştur.

Araştırmacılar yeraltı suları ve kaynaklardan 17 adet örnek almıştır. Basın bülteni açıklamasına göre bu örneklerin 11’i St. Louis metropol bölgesinin yakınlarında yüksek oranda çatlamış bir kalker akiferinden, 6’sı ise kırsal Kuzeybatı Illinois’in çok daha küçük çatlaklar içeren bir akiferinden alınmıştır.

Biri hariç tüm numuneler, litre başına maksimum 15 parçacık gibi bir konsantrasyon ile mikroplastik partiküller içermektedir. Bu konsantrasyonların Şikago bölgesinde bulunan nehir ve göllerinde bulunan yüzeysel su konsantrasyonlarıyla karşılaştırılabilir olduğu söylenmektedir.

Bir Yeraltı Akiferi Nasıl Kirlenir?

Çalışmanın yardımcı yazarı John Scott bunu “Yüzeysel sular kalkerlerin çatlak ve kırıklarından geçerek, bazen yollardan, kanalizasyonlardan, çöp sahalarından ve tarım alanlarından atıksuları akiferlere taşır,” şeklinde açıklamıştır.

Numunelerde ayrıca farmasötiklerin ve diğer evsel kirleticilerin izlerine rastlandığından, partiküllerin evlerin foseptik sistemlerinden kaynaklandığı olası gözükmektedir. Scott’ın sözleriyle,

“Sadece çamaşırların yıkanmasından dolayı kaç bin polyester ipliğinin foseptik sisteme gireceğini hayal edin. Ardından, çıkan bu suyun özellikle yüzeysel sularla çok hızlı bir şekilde etkileşime giren bu tür yeraltı suyu kaynaklarına sızma olasılığını düşünün.”

Araştırmacılar, yeraltı sularındaki mikroplastikler hakkında çok az veri bulunduğundan, bulguların ayrıntılı bir şekilde yorumlanamayacağını söylüyor. Yessenia Funes, Earther’e şöyle yazmıştır: “Mikroplastiklerin vücutlarımız üzerindeki etkileri hakkında henüz bir şey bilmiyoruz, bu yüzden güvensiz ya da yasadışı kabul edilen bir konsantrasyon bulunmamaktadır.”

Biyoloji profesörü ve çalışmanın yan yazarı olan Tim Hoellein:

“Düşük ya da yüksek olarak kabul edilen şeyler hakkında devletin beklentilerine ya da sınırlarına atıfta bulunacağımız bir çerçeveye sahip olduğumuza ikna olmadım. Sorularımız hala temel – ne kadar var ve nereden geliyor?”

Bir bardak su içinde plastik atık içme düşüncesinde derinden rahatsız edici bir şey var. Bu, Dünya’nın sistemlerinin nasıl birbirleriyle nasıl iç içe geçtiğini ve “uzak” olmadığını gösteriyor; atıkların görüş alanı dışında olması, orada olmadıkları anlamına gelmez ve bizi ziyaret etmek için geri döneceklerdir.

Bu alandaki araştırmaları desteklemek ve etkimizi en aza indirgemek için – sentetikler yerine tamamen doğal kumaşlar satın almak, çamaşırları daha az sıklıkla yıkamak, çamaşır makinesinde mikrofiber atıkları yakalamak için adımlar atmak ve çamaşırları asarak kurutmak gibi- kişisel adımlar atmak, her zamankinden daha önemlidir.

Kaynak: TreeHugger.com

610 Kez Okundu

Hacer Demir

27 Nisan 1993’te Bursa’da doğdu. Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü ve Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Marka İletişimi bölümü mezunu. UÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü'nde yüksek lisans yapıyor. İlgi duyduğu alanlarda eğitim ve programlara katılmayı, yeni şeyler öğrenmeyi ve kendini geliştirmeyi seviyor. Yenilikçi haberleri takip etmeyi ve çeviri yapmayı sevdiği için 2017 yılından bu yana İnovatif Kimya Dergisi ekibinde yer alıyor.

You may also like...

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com
Kopyalamak Yasaktır!