Artık Bilim İnsanları Adli Vakalarda Saç Proteinlerine Bakabiliyorlar
Fotoğraf : İnsan saçının renklendirilmiş taramalı elektron mikrografisi.
Biyolojik materyaller kullanılarak yapılan insan kimliği saptamaları, DNA’daki polimorfizmleri karakterize etmeye bağlı.
Ancak çevresel ve kimyasal işlemler DNA’nın yapısını bozabiliyor ve zaman içerisinde yararlı kullanımını azaltabiliyor.
Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı’nda bir kimyager olan Dr. Brad Hart, nükleer DNA’nın kimlik saptamaları için oldukça önemli bir unsur olduğunu fakat kırılgan bir yapıda bulunduğunu belirtti. Dr. Brad Heart, ayrıca DNA’nın ışık, ısı ve diğer çevresel faktörlere maruz kaldığında yapısının bozulduğunu, bu sebeple saptamada yararlı kullanımını yitirdiğine de değindi.
Buna karşın, proteinler DNA’dan kimyasal olarak daha stabiller ve daha uzun süre yapısında bozulma olmadan durabiliyorlar. Ek olarak saç, dökülen deri hücreleri, kemik ve diş gibi farklı doku tiplerinde de görülüyorlar.
Bu sebeple Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı Adli Bilim Merkezi’nde bir araştırma ekibi, biyokimya alanında araştırmalar yapan Dr. Glendon Parker liderliğinde insan saçında bulunan proteinlerin, adli veya arkeolojik bağlamlarda kimlik saptamasında kullanılabilip kullanılamayacağını inceledi.
Bilim adamları, araştırmalarında altmış altı Avrupa kökenli Amerikalı, beş Afrika kökenli Amerikalı, beş Kenyalı ve altı adet 1750’li ve 1850’li yıllardan kalma iskelet kalıntısından saç örnekleri inceledi.
Toplam 185 saç proteini markörü bulan araştırmacılar, protein bilgilerinin bir bireyi bir milyon kişilik nüfus arasından ayırt edebilecek benzersiz bir model sağlamaya yeterli olacağını düşünüyorlar.
Araştırmacılar, kişileri ayırt etmek için kullanılabilecek bireysel protein markörlerinin sayısının bine kadar yükselebileceğine inanıyorlar.
Araştırmacılardan biri olan Dr. Deon Anex, insanların proteinleri kalıtsal yolla almasalar da proteinleri üreten DNA’yı kalıtım yoluyla aldığını belirtiyor.
Dr. Anex’e göre buldukları protein markörleri ile bireylerin DNA’sı arasında bir bağlantı var. Bu durumun önemli olmasının sebepleri ise DNA’nın her bireye özel olması ve ebeveynlerden kalıtım yoluyla aktarılması.
Protein markörlerini kullanan yeni kimlik saptama tekniği, adli vakalarda ve arkeolojide alternatif bir metodoloji sunabilir.
Dr. Hart’a göre proteinlerin adli vakalarda kullanımı ile ilgili araştırma, DNA profili metodunun gelişiminin ilk aşamalarına benzer özellikler göstermekte. Bu yöntemin adli tıp için yararlı bir yöntem olacağına dair araştırmalarda büyük yol kat edilmiş olunsa da bu metodolojinin tam potansiyeline ulaşabilmesi için hâlâ atılması gereken adımlar var.
Kaynak : sci-news.com