Atık Ekmekten Plastik
Biri malzeme mühendisi, diğeri fizik öğrencisi iki genç, plastik kirliliğine çözüm ararlarken atık ekmekten elde ettikleri biyoplastikle plastik kullanımını yüzde 20 azaltmayı başardılar
Atık ekmekten biyoplastik elde etme projesinin başlangıcı, Büşra Köksal’ın lise yıllarına uzanıyor. Lisedeki bilim etkinliğinde biyoplastikleri araştıran Büşra, o dönem nişastadan biyoplastik üretildiğini öğrenince, önemli ölçüde nişasta barındıran atık ekmekten biyoplastik üretme fikrini geliştiriyor. Ancak laboratuvar desteği olmayınca projenin hayata geçmesi biraz zaman alsa da artık o fikir hammaddeye dönüşmüş durumda. 20 yaşındaki Büşra Köksal ve 25 yaşındaki Mert Sugür’ün ekmekten ürettiği dolgu maddesi, plastik kullanımını yüzde 20 oranında azaltıyor. Hedefleri ise bu maddeyi geliştirerek biyoplastik oranını yüzde 70’e çıkarmak. Henüz yolun başındalar ama kat ettikleri yolda önemli başarı elde etmişler. Girişimcilik programlarında aldıkları derecelerin yanı sıra Social Impact Award’da Türkiye’yi temsil eden üç girişim arasında yer alıyorlar.
Sanayi Üretimi Test Aşamasında
Köksal ve Sugür atık ekmeklerden 100 kilo biyoplastik üretmiş. Ekmekleri de başlangıçta semtlerindeki fırınlardan toplamışlar. 1 kilo ekmekten 1.2 kilo dolgu malzemesi çıktığını söylüyor Köksal. Yaptıkları üretim patent aşamasında olduğu için tüm süreçleri paylaşamıyor. Ama ana hatlarıyla şöyle tarif ediyor çalışmayı: “Ekmeğin içindeki nişastayı işliyoruz. Toz haline getirdiğimiz o işlenmiş maddeyi, polimerleştirip diğer plastiklerle uyumlu hale getiriyoruz. Elde ettiğimiz madde tamamen doğal ve 3-12 ay içinde doğada çözünebilir. Plastik üreticileri bu maddeyi kendi hammaddelerine karıştırarak plastik kullanımını yüzde 20 azaltmış oluyor. Hedefimiz önce bu dolgu maddesinin kullanım oranını yüzde 70’e yükseltmek, sonrasında da atık ekmekten saf plastik üretebilmek. Tabii bunun için de büyük bir biyoteknoloji yatırımı gerekiyor. Şu an sanayi üretimi için test aşamasındayız. Ürünümüzü bu hafta teste gönderdik. İlk sonuçlar çok sevindirici. Piyasaya ürün halinde sunarsak yatırım alıp ilk 5 yılda yıllık 1000 ton üretim yapmayı planlıyoruz.”
Plastik Denizinde Yüzmemek için
Gençlerin çevre hassasiyetiyle sorunlara çözüm bulma arayışı bu coğrafya için çok ama çok önemli. Zira Türkiye, plastik kirliliğinden en çok muzdarip olan ülkelerin başında geliyor. Denizlerimizdeki plastik kirliliğinin boyutları malum! Her gün 144 ton plastik atık denize karışıyor. Balıkların yarısının dokusunda bu plastikler var. Midyelerin ise yüzde 91’inde… Böyle giderse yakın gelecekte plastik denizinde yüzeceğiz. Çünkü plastiklerin üretim ve kullanımı, tüketime bağlı olarak sürekli artıyor. Şöyle ev ya da işyerinize bir bakın isterseniz. Hemen her yerde pet şişeler, poşetler, ambalaj ürünleri, tek kullanımlık çatal-kaşık-pipetleri göreceksiniz. Ortalama 20 milyon hanede tablo aynı. Bu durumu tek başına biyoplastiklerin ortadan kaldırması mümkün değil. Öte yandan biyoplastiklerin de çevreye olumsuz etkisi olduğunu, geri dönüşümünün çok düşük düzeylerde kaldığını söylemek gerek. Bu nedenle geç olmadan bir seçim yapmalıyız. Ya plastik kullanımını azaltacağız ya da ülkemizi büyük bir çöplüğe çevireceğiz. Karar hepimizin!
Kaynak : milliyet.com.tr