Bakterilerin Tesisat Sistemlerinde Nasıl Çoğaldığını Gösteren Model
Fotoğraf: Illinois İnşaat ve Çevre Mühendisliği bölümü profesörü Wen-Tso Liu, mikrobiyal toplulukların kapalı sıhhi tesisat sistemlerinde nasıl bir araya geldiği üzerinde çalışan bir araştırma ekibini yönetiyor.
Illinois Üniversitesi mühendisleri tarafından yürütülen yeni bir çalışma, evin boş bırakıldığı tatil zamanlarında birkaç haftalık süre boyunca kullanılmayan musluk suyundaki bakterilerin çoğalabileceğini gösterdi. Bu çalışma, Lejyoner hastalığı gibi hastalıklara neden olanlar da dahil olmak üzere mikrobiyal toplulukların ev ve kamu binalarının sıhhi tesisat sistemlerinde nasıl toplanabileceğini gösteren yeni bir teknik ortaya koymaktadır.
Bu yeni tekniğin bulguları, Nature’ın ISME Dergisi: Multidisipliner Mikrobiyal Ekoloji Makalesi’nde yayınlandı.
Taze musluk suyu, zararsız mikrobiyal yaşamla doludur ve birkaç gün boyunca borularda beklemiş olan su milyonlarca bakteri içerebilir. Bina içi sıhhi tesisattan doğan su kaynaklı enfeksiyonların seyrek görülüyor olmasına rağmen, bu yeni model kamu sağlığı yetkililerinin içme suyu kalitesini değerlendirmelerine yardımcı olabilir.
Makalenin yardımcı yazarı ve ayrıca İnşaat ve Çevre Mühendisi bölüm profesörü olan Wen-Tso Liu, “Önceki çalışmalar laboratuvar ortamında durgun bir sıhhi tesisat sistemi koşullarını yeniden taklit etmeye dayanıyor. Biz örnekleri gerçek bir yaşamdan toplayabildik.”
Mikrop kaynağını bulmak için su şebekesinde bulunan su örneklerinin nereden geldiğini belirlemek önemlidir. Boruları sökmeden ve duvarları yıkmadan doğrudan su tesisatından su numunesi elde etmek mümkün olmadığından, araştırmacılar örnek alınacak yeri belirlemek için başka bir yol bulmuşlardır.
Ekip, dönem arası sırasında kapatılan Illnois Üniversitesi yatakhane binasında yakından izlenen üç adet su örneğini topladı. Sıhhi tesisat armatürlerinden veya numune alma ekipmanlarından kaynaklanan dış kirlenmeyi önlemek için gerekli adımları atmak üzere, binanın kapanmasından önce su şehir kaynağından taze iken lavabo musluklarından örnek alındı ve suyun bir hafta boyunca iç tesisatla temas edip durulmasından sonra tekrar örnek alındı.
Liu, “Binanın kapanış öncesi ve sonrası örneklerinde bulunan bakteri konsantrasyonunu belirlemek için yapılan testler de dahil olmak üzere çeşitli analizler yaptık” dedi.
Laboratuvar sonuçları, en yüksek konsantrasyondaki bakteri içeren muslukların durgunluğa en yakın örneklerde olduğunu gösterdi. Ekip ayrıca, musluk ve borudaki herhangi bir nokta arasındaki mesafe arttıkça bakteri konsantrasyonlarının da önemli ölçüde azaldığını tespit etti. Bu çalışmada alınan hiçbir örnek, halk sağlığı riski taşıyan mikrobiyal türler veya hücre konsantrasyonları içermemektedir.
Liu, “Bizim sonuçlarımız, durgunluk sonrası örneklerde bakteri sayısındaki artışın, dış şehir kaynağından değil, bina içi su tesisatında ve musluklara en yakın boru kısımlarında meydana gelen bir şeyin sonucu olduğunu göstermektedir” dedi.
Musluk suyunda yaşayan bakteriler, suda özgürce yüzen ve biyofilm denilen boruların kenarlarını kaplayan filmlerde yaşayan olmak üzere iki farklı grup şeklindedirler. Liu, “Biyofilmler, daha çok akvaryumlarda camın üzerinde gelişen filmlere benziyor” dedi. Ekip, durgunluk sonrası örneklerde görülen bakterilerin, musluklara en yakın konumdaki boruların içinde bulunan su ve biyofilmler arasındaki etkileşimlerden geldiğine inanıyor.
Araştırmacılar, su şebekesinin yenisiyle değiştirilme programı sırasında rutin olarak toplanan su sayaçlarının iç kısımlarından örnekler alarak şehir suyu biyofilm bileşimini belirlediler. Liu, belediye su şirketi ile çalışarak neredeyse dört yıl boyunca atılan su sayaçlarını topladı ve ekibine geniş bir şehir biyofilm veri seti sağladı.
Durgunlık öncesi ve durgunluk sonrası verilerini birleştirerek, şehir biyofilm “kontrol” verileri ve bina planı bilgilerinden, araştırma ekibi hemen hemen her binada su kalitesini test edebilecek bir model geliştirdi.
Liu, “Sadece iki örneğe (bir durgunluktan önce ve bir sonra) ihtiyacımız var. Mikrop büyümesinin bina içi borularda ne kadar geniş çaplı olduğunu şimdi mülkiyete zarar vermeden belirleyebiliriz” dedi.
Çalışma ayrıca, bakteri konsantrasyonlarının ilk 100 mililitre musluk akışında en yüksek olduğunu göstermiştir. Liu, birkaç günlüğüne evden uzak kalındıktan sonra suyu kullanmadan önce bir süre muslukların boşa akıtılmasını tavsiye ediyor. Bu çalışmayı Ekim 2017’de Illnois Üniversitesi Tesisler ve Servisler ve diğerleri ile bir kampüs seminerinde tartışmaya açtı.
Liu, “Bu, su tasarrufu hakkında öğrendiklerimize aykırı, ama bunu sadece bir başka temel hijyen adımı olarak düşünmeliyiz. Elimizi yıkamayı bir alışkanlık haline getirdik. Sanırım kullanmadan önce birkaç saniye için musluğu boşa akıtmayı da bir alışkanlık haline getirebiliriz” dedi.
Araştırmacılar, yapıtıkları bu çalışmada mikrobiyal topluluklar bir sağlık riski teşkil etmemiş olsa da, bu yöntemin, bazı durumlarda kullanılabileceğini söyledi.
Liu, “İnsanlar, doğal su kaynaklarının korumasına önem veren çevreci altyapıya yatırım yapmaya devam ediyor ve etmeye devam edecek,” dedi. “İç sıhhi tesisat zararlı bakterilerle kirlenmişse, binalar birkaç günden daha fazla boş kaldığında bu durum öngörülemeyen halk sağlığı sorunlarına yol açabilir.”
Liu, suyun yeniden kullanılma ve geri dönüştürülme isteğinin yakında ortadan kalkma olasılığının düşük olduğunu söyledi. “Su koruma uygulamaları ile birleştiğinde bu problemle nasıl başa çıkacağız? Çevreci uygulamalara yönelmek istiyorsak; mühendislerimiz, halk sağlığı örgütlerimiz, bilim adamlarımız ve belediyemiz, su tedarikçileri işbirliği içinde çalışmalıdır”.
Kaynak: sciencedaily.com