Coğrafyacılar Ormansızlaşmada Bir Eşik Noktası Buldu

Coğrafyacılar Ormansızlaşmada Bir Eşik Noktası Buldu

Fotoğraf : Cincinnati Üniversitesi coğrafya araştırmacıları, hızlı orman kaybına yol açan ormansızlaşma için bir eşik noktası buldular.

Coğrafya Profesörü Tomasz Stepinski, 1992 ve 2015 yılları arasında gezegenin her santiminde 9 kilometrelik bloklardaki manzaraları incelemek için Avrupa Uzay Ajansı’ndan yüksek çözünürlüklü uydu görüntülerini kullandı. Ormansızlaşmanın bu bloklarda ormanın yarısı yok olana kadar nispeten yavaş bir şekilde meydana geldiğini buldu. Sonrasında ormanın kalan kısmı çok çabuk yok olmaktadır.

Çalışma, Geophysical Research Letters Dergisi’nde yayımlanmıştır.

Stepinski ve eski UC doktora sonrası araştırmacısı ve baş yazar Jakub Nowosad, şaşırtıcı ve önemli bir şey keşfetti: doğa, en azından 81 kilometrekarelik ölçekte karışık manzaraları sevmiyor. Çalışmaya göre, tarım ve orman gibi karışık manzaralar nispeten azdır ve çok uzun süre hayatta kalmaz.

“Bence bu çok sezgisel. Farklı iklim bölgelerine karşılık geliyor. İnsanlardan önce yeryüzü tam olarak öyleydi. Ormanlar, dağlar, sulak alanlar ve çöller vardı,” demiştir Stepinski. “İnsanların daha fazla parçalanma yaratmasını beklersiniz, fakat görünen o ki insanlar asla durmuyorlar. Tüm bloğu geniş çapta dönüştürüyorlar.”

Stepinski, doğanın her zaman doğal ya da insan kaynaklı nedenlerden dolayı değiştiğini söylemiştir. İnsan kaynaklı nedenler, ağaçların kesilmesi gibi doğrudan ya da iklim değişikliği gibi dolaylıdır.

Geçen yıl Stepinski yeryüzünün yaşanabilir alanının % 22’sinin 1992-2015 yılları arasında ölçülebilir yollarla değiştirildiğini göstermek için aynı veriyi kullanmıştır. En büyük değişim: ormandan tarımsal alana dönüşümdür.

Yeni bir çalışma için Stepinski, yeryüzünün 7 kıtasını örten neredeyse 1.8 milyon bloğu incelemiştir. Bloklar, 64 adet doğa parçası eşleştirmesi ile kategorize edilmiştir. Araştırmacılar bu bloklarda 1992-2015 yılları arasında blokların yaklaşık % 15’inde ağırlıklı olarak bir tipten ağırlıklı olarak diğerine geçişler gözlemlemişlerdir.

“Elimizdeki veriler 23 yılı kapsıyor. Bu, oldukça kısa bir zaman periyodudur. Fakat bundan yola çıkarak gelecekteki değişimi hesaplayabiliriz,” demiştir Stepinski.

Araştırmacılar ormansızlaşmanın büyük oranda insan-kaynaklı manzara değişiminden bir örneği olduğunu bulmuştur. Farklı tip manzaraların zamanla değişimine (bu durumda yüzlerce yıl) karar vermek için Monte Carlo metotları olarak bilinen bir olasılık modelini kullanmışlardır.

Sonuç? Araştırmacılar, en olası değişim yörüngesinin bir homojen türden diğerine olduğunu bulmuşlardır.

“Dünya gezegeni homojen olma eğilimindedir. Toprak, tüm bu arazi parçalarında aynı olmak istiyor. Ve değişmeye başladığında, her şeyi başka bir homojen bloğa dönüştürene kadar durmazlar, demiştir.

Yazarlar geçiş başladığında blokların neden bu kadar hızlı değiştiğini incelememişlerdir. Ancak Stepinski, ormanı temizlemek için gerekli olan günlük yollar veya drenaj gibi gelişmelerin sürekli değişimi çok daha kolay hale getirdiğini söylemiştir.

“Sadece tahminde bulunabilirim, iki şeyin olduğunu hayal ediyorum,” demiştir. “Ormanı kesiyorsanız, onu bitirmek için altyapınız vardır. Gerisini kesmek çok daha kolaydır. İkincisi, orman bir tahribata uğradığında değişmeye karşı artık daha savunmasızdır.”

Güney Ohio’daki Appalachian Ormanı proje yöneticisi Martin McCallister, vahşi yaşam yöneticilerinin parçalanmayı önlemek için genellikle daha büyük blokları korumaya çalıştıklarını söyledi. Koruma, dünyanın en büyük vahşi yaşamı koruma organizasyonlarından biri olan Nature Conservancy (Doğa Koruma) Örgütü tarafından yönetilmektedir.

“İstilacı türler ve iklim değişikliği de dahil olmak üzere çeşitli zorluklara karşı daha dayanıklı oldukları için daha büyük yolları korumaktan yana olmayacak arazi yöneticileri bulmakta zorlanıyorsunuz,” dedi McCallister. “Tabiat yollarla parçalandığında, kaynak çıkarmak daha kolaydır. İstilacı türlerin ve zararlıların bir yer edinmesi de daha kolaydır.”

McCallister, ormanlık alanların kağıt üzerinde de parçalanabileceğini söylemiş, “Ohio’da orman sahiplerimizin yüzde 96’sı 50 dönümden az. Çok sayıda küçük parseli temsil ediyorlar.” demiştir.

UC çalışması, karışık arazi tiplerinin çok uzun süre boyunca böyle ‘karışık’ kalmadığını söylemiştir.

Nowosad çalışmanın uzun dönemli manzara değişiminin veri-güdümlü bir modelini sağladığını söylemiştir. Araştırmacılar yalnızca orman ve tarım arasındaki değişimlere bakarken Nowosad kritik eşiğin diğer tabiat geçişlerinde de olup olmadığını incelemenin zaman harcamaya değer olacağını söylemiştir.

“Bu model, manzaraların gelecekte nasıl gelişeceğini ve evrileceğini anlamaya yardımcı olmak için kullanılabilir” demiştir.

UC’ye gelmeden önce NASA için çalışan bir fizikçi olan Stepinski, ilkenin diğer disiplinlerden, özellikle astrofiziklerden ödünç alındığını söylemiştir.

Stepinski, “Yıldızların evrimine bakarsanız prensip, kısa vadeli bilgiden istatistiksel olarak uzun vadeli bir yol öngörmenizdir,” demiş ve şöyle devam etmiştir. “Bu, başka bir yerde kullanılmış ama asla çevre çalışması için kullanılmamış bir fikirdir.”

Sadece bir teori olsa da, zamanla ortaya çıkabilen bir teori olduğunu söylemiştir.

“Bu düşündürücü. Umudum, insanların eleştirmesi ve farklı fikirler bulmasıdır,” demiştir Stepinski.

Kaynak: sciencedaily.com

607 Kez Okundu

Hacer Demir

27 Nisan 1993’te Bursa’da doğdu. Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü ve Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Marka İletişimi bölümü mezunu. UÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü'nde yüksek lisans yapıyor. İlgi duyduğu alanlarda eğitim ve programlara katılmayı, yeni şeyler öğrenmeyi ve kendini geliştirmeyi seviyor. Yenilikçi haberleri takip etmeyi ve çeviri yapmayı sevdiği için 2017 yılından bu yana İnovatif Kimya Dergisi ekibinde yer alıyor.

You may also like...

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com
Kopyalamak Yasaktır!