İstilacı Dev Tavşancılotunun Güneş Işığı ile Aktifleşen Bitki Özü, Kabaran Cilt Yanıklarına Neden Oluyor
Fotoğraf: Dev tavşancılotu (heracleum mantegazzianum).
Yakın zamanda Virginia’da keşfedilen ve 11 eyalete yayılmış olan bitki, insan hücrelerindeki DNA’ya saldırıyor.
Bitkiler barışçıl gibi görünebilir; ancak düşmanlarına karşı yıkıcı kimyasal saldırılar başlatabilirler. Böyle bir savaş kışkırtıcısı olan dev tavşancılotu, insan derisi ile temas ettiğinde kabaran yanıkların oluşmasını tetikleyen istilacı bir bitkidir (sadece bitki toksinleri güneş ışığı ile etkileşime girdiyse). Dev tavşancılotunun savunma stratejisi, Kuzey Amerika bölgesi genelinde yeni toprakları fethettikçe korku ve merak uyandırdı.
Bu bitki, Kafkas Dağları ve Orta Asya’ya özgüdür. 1917’de bir bahçe dekorasyonu olarak New York’a getirilmiştir. Yaban populasyonları Kuzey Amerika’ya kadar genişlemiştir. Haziran ayında Virginia, zararlı bitki barındırdığı bilinen dört Kanada bölgesindeki 12. Eyalet oldu. Virginia Teknik Enstitüsü’nden (Virginia Polytechnic Institute) araştırmacılar, yerel bahçelerde gizlenen 30 adet tavşanotu bitkisinin keşfedildiğini duyurdu.
Virginia Teknik Enstitüsü’nün Massey Herbaryum’unu (bitki koleksiyon) sergileyen ve eyaletin en yeni istilacı bitkisini belirleyen Jordan Metzgar, “Bitki; hayvanları, kendisini yemelerinden dolayı cezalandırmaya çalışıyor” diyor. Ama aynı zamanda insanlar tavşancılotunun toksin taşıyan özüne dokunurlarsa, korkunç yanıklar yaşayabilirler. Haberler Virginia’da panik yarattı ve dev tavşancılotunun ürettiği toksin üzerine internet haberleri yayınlandı. Eğer furanokomarinler (furocoumarins) adı verilen bir bileşikler ailesinden gelen zararlı madde cilt hücrelerine girerse, güneşin yardımıyla vücudun en değerli moleküllerini (DNA) yok edebilir.
Connecticut Üniversitesi’nde furanokomarinler üzerine araştırma yapan aynı zamanda bir beslenme uzmanı olan Ock Chun, “DNA, alfabe harflerine benzeyen, baz denilen bir dizi dört bileşenden oluşur. Ancak dev tavşancılotu toksinleri, güneş ışığı ile aktive edildiğinde bu yaşam dilini bozabilir” diyor. Güneşin ultraviyole ışınları, furanokomarin moleküllerinde elektronları harekete geçirerek, bu elektronların DNA bazlarından ikisine (timin ve sitozin) bağlanmalarına neden olur. Bu bağlanma, DNA’yı RNA’ya kopyalamak ve proteinler oluşturmak gibi hayati hücresel fonksiyonları engeller ve Chun’a göre baz dizisini deforme edebilir. Sonuç olarak, deri hücreleri ölür, kabarcıklanır ve soyucu bir yanık oluşturur. Tıp dergilerinde; bitki, ışık, deri ve iltihaplanma bileşimi eski Yunan sözcüklerinin bir karışımı olan “phytophotodermatitis” olarak adlandırılmaktadır. Eğer dev tavşancılotu özü gözlere temas ederse, aynı yanma sürecini tetikleyebilir, bu da görmeyi geçici olarak bozar. Bazı çalışmalar körlüğü olası bir etki olarak sıralamaktadır, ancak bu sonucu tanımlayan tıbbi durumlar nadirdir.
Chun’a göre, tehlikelerine rağmen, furanokomarinlerin yakıcı özellikleri bazen sedef hastalığı ve diğer cilt hastalıklarını tedavi etmek için kullanılır. Hastalar bileşikleri ağız yoluyla veya doğrudan cilde uygulayarak alırlar. Doktorlar daha sonra ultraviyole ışını ile etkilenen deri hücrelerini öldürürerek hastalığın yayılmasını engelliyor. Chun, hastaların sağlıklı cilt hücrelerinin zarar görmesini önlemeleri için tedaviden sonra güneşe maruz kalmalarını sınırlamaları gerektiği konusunda uyarıyor.
Metzgar, dev tavşancılotuna yanlışlıkla dokunanlara, furanokomarinleri, cilt hücrelerine nüfuz etmeden bir an önce yıkamaları için ciltlerini soğuk su ve sabunla iyice durulamalarını tavsiye ediyor. Bu mümkün değilse, maruz kalan alanı örtmek ve birkaç gün boyunca güneş veya diğer ultraviyole ışınlarına maruz kalmaktan kaçınmak, furokoumarinlerin DNA’ya bağlanmasını engelleyerek yanmayı önleyebilir.
Virginia, yakın zamanda keşfedilen istilacıları uzaklaştırmak için “herhangi bir popülasyonu yerleşmeden önce yok etmeyi” planlıyor” diyor Metzgar. Dev tavşancılotunun hâlihazırda yaygın olduğu eyaletlere gelindiğinde, doğa yürüyüşçüleri ve bitki örtüsünde oynayan çocukların, bitkilere maruz kalma riski taşıdıklarına dikkat çekiyor. Ot makası ile dev tavşancılotunu kesmek Metzgar’a göre özün yayılmasına neden olur. Bunun yerine, bitkinin görüldüğü yerlerin bölge doğal kaynak ajansları gibi yetkililere bildirilmesini tavsiye ediyor.
Her ne kadar dev tavşancılotları manşetleri kaplamış olsa da, diğer bitkiler de furanokomarinleri üretirler. İstilacı yaban havuçları ve yerli inek yaban havucuları da dahil olmak üzere, bu otun akrabaları, dev tavşancılotlarından daha düşük konsantrasyonlarda da olsa, saplarında bu tür toksinleri içerirler. Furanokomarinler; greyfurt ve limon gibi bazı turunçgillerde de bulunur. 2014’te yapılan bir çalışma, karışık içeceklere konulmak üzere turunçgillerin suyunu düzinelerce kez çıkaran barmenler arasında fitofotodermatitin tekrarlanma sıklığının yüksek olduğunu göstermiştir.
Metzgar, Virginia’da dev tavşancılotu bitkilerinin neden olduğu yaralanmaların farkına varılmadığını söyledi. Ancak, bu bitki dağılımının olduğu yerlerindeki insanlar tarafından ihbar edilen ciddi yanıklar göz önüne alındığında, sakinleri bu yeni işgalciye karşı dikkatli olmaya çağırdı.
Kaynak: scientificamerican.com