Nükleer Atıklar Artık Sorun Değil
Nano teknoloji esaslı yeni teknolojiler ile nükleer atıkların ayrıştırılması kolaylaşıyor.
Son yıllarda; Nano malzemeler, mikrometre ölçeğindeki malzemelere göre beklenmedik özellikler göstermesi bakımından bilim ve teknoloji alanında büyük bir yere sahip olmaya başladı. Nanometre mertebesinde, yani 1 metrenin milyarda biri ölçeğinde malzemelerin boyu tları küçültüldüğünde farklı özellikleri olan yeni malzemelerle karşılaşıyoruz. Günümüzde nanomalzemelerin birçok alanda kullanışlı hale getirilmesi için çalışmalar yapılıyor ve artık bunlara nano-nükleer teknolojiyi de ekleyebiliriz.
Nükleer yakıt üretimi, nükleer tepkimeleri güvenli ortamda gerçekleştirmek için kullanılan zırh metaryelleri, tepkimeler sonucunda radyoaktif atıkların ayrıştırılması ve bu atıklardan güvenli bir şekilde kurtulmak bu yeni alanın, nano-nükleer teknolojinin çalışma alanlarından bazıları.
Almanya Avrupa komisyonunun, uranyum ötesi elementleri araştırma enstitüsündeki Ortak Araştırma Merkezinde (JRC) bilim insanları, fisyon reaktörlerinde yakıt olarak kullanılan Toryum (Th), Uranyum (U) ve Plütonyum (Pu) gibi aktinit elementlerinin oksitlerinin nano kristallerini oluşturdular , yüksek kristalliğe ve reaktifliğe sahip yeni malzemeler ürettiler.Üretilen aktinit oksit nano kristallerinin reaktifliğindeki artışla birlikte kristallerin şekli de homojen nano yapılı oksitlerin sıkılaşmasını sağlıyor ve bu da ileri aşamadaki fisyon reaktörleri için daha yoğun yapılı nükleer yakıtlar üretilebileceğini gösteriyor.
Nano malzeme üretiminde yaygın kullanımı olan ve 600 dereceye kadar sıcaklık gerektiren termal çökeltme-ayrıştırma yöntemine göre daha basit ve hızlı bir süreç olan hidrotermal ayrıştırma yöntemiyle, nükleer reaktörlerde sık kullanılan aktinit elementlerinin okzalat hidratlarından, kristalliği ve reaktifliği yüksek aktinit oksitlerinin nano taneciklerini sentezleme süreci daha az adım gerektirdiğinden tek bir kapalı ortam kullanarak sürekli üretim sağlanabiliyor. Hidrotermal ayrıştırma yöntemiyle elde edilen nanotaneciklerin büyüklükleri diğer ayrıştırma yöntemleriyle elde edilen parçacıklara göre çok daha küçük olduğü için daha yoğun yapılı malzemeler üretilebiliyor. Üretilen bu aktinit oksitlerin belirli özellikleri sayesinde, radyoaktif malzemelerin jeolojik süreçlerle nasıl taşındığını anlamamız da mümkün hale gelecek.
Yaygın kullanımı olan termal ayrıştırma yöntemlerindeki gibi 600 derece gibi sıcaklıklar yerine 250 derece ve altında sıcaklıklar gerektirdiğinden, yapılacak optimizasyon çalışmalarıyla nükleer yakıt çevriminin başlangıç yapamasındaki atık sudan uranyumu ayrıştırmak mümkün hale gelebileceği gibi, reaktörleri soğutmak için kullanılan deniz suyundan da uranyumu ayrıştırabileceğiz.
Kaynak : sol.org.tr