Uzun Süredir Beyin Hücrelerinin Hafızada Pasif Rol Oynadığı Düşünülüyor
Fotoğraf : Fare beyninde mikrogliayı gösteren resim. Mikroglialar kırmızıya boyalı. Görüntü Chao Wang tarafından oluşturuldu.
Mikroglialar beyinde ilk yanıt veren , her zaman problem arayan , yerleşik bağışıklık hücreleridir. Beyin hücrelerimizin yaklaşık % 10’unu hesaba katarsak , tarihsel olarak mikroglialar ; yaralanma veya enfeksiyon harekete geçirene kadar beyindeki pasif izleyiciler olarak düşünülüyordu. Bu hücreler ilk kez 1856’da Alman doktor Rudolf Virchow tarafından gözlemlendi ve daha sonra “küçük tutkal” anlamına gelen mikroglia olarak adlandırıldı.
Science’ta yayınlanan, farelerde yapılan yeni bir çalışmada ; mikroglianın aslında bellektekilerin unutulmaması konusunda kilit rol alabileceğini gösteriyor. Aynı etki insanlarda keşfedilirse ; amnezi, alzheimer ve hafızayı etkileyen diğer hastalıkların daha iyi tedavisi bulunabilir.
Mikroglianın birçok görevi var. Yaralanma veya enfeksiyon olduğunda, beynin tepkisini azaltmada aktif rol oynarlar. Ancak bilim insanları, mikroglianın birçok işi olduğunu giderek daha fazla fark ediyor. Beynimiz, ölen hücrelerin ve temizlenmesi gereken kimyasalların biriktiği dağınık yerlerdir. Beynimizin anayollarını temiz ve sağlıklı tutmak mikroglianın görevidir.
Bilim insanları ayrıca son zamanlarda mikroglianın sinapslar olarak bilinen sinir hücreleri arasındaki bağlantıların sürdürülmesinde rol oynadığını gösterdiler. Mikroglialar hayati iletişim bağlantı noktalarıdır. Beyin hücrelerinin bir başka beyin hücresiyle konuşmasını yani beyin sinyallerinin iletilmesini sağlar. Özellikle, beyin gelişimi sırasında, mikroglia sinapsları aktif olarak kaldırır veya “budama” yapar ve bu da beyninizi verimli bir şekilde çalıştıran devreyi şekillendirmeye yardımcı olur.
Aslında anılarımızı tutan sinir hücreleri arasındaki bağlantıyı sağlarlar ve Alzheimer gibi hafızayı etkileyen hastalıklara karşı saldırmaya duyarlıdırlar. Bu nedenle, bu hücrelere bilimsel topluluk arasında artan bir ilgi vardır ve bu hücrelerin Alzheimer hastalığı gibi karmaşık beyin hastalıklarını tedavi etmek için yeni hedefler sağlama potansiyeli vardır.
Doğrusu , mikrogliada bir proteini kodlayan TREM-2 geni ; Alzheimer hastalığının gelişme riskini arttırdığı bilinen bir gendir.
Hafıza Belleği
Yeni yapılan çalışmada, mikroglianın farelerde hafıza belleğine yakından dahil olduğunu göstermektedir. Fareler ; olumsuz bir şey yaşadıklarını hatırladıkları bir ortama yerleştirilerek korku koşullandırma çalışması yapıldı. Bu çalışmada ayaklarına küçük bir elektrik şoku verildi.
35 günlük bir süre zarfında, farelerin donma tepkileri % 70’ten % 20’ye düşerek, bu belirli ortamla olan negatif ilişkiyi unutmuş olduklarını gösterdi. Yazarlar daha sonra bu farelerin beyinlerindeki mikrogliadan kurtulmak için genetik, farmakolojik ve biyokimyasal yaklaşımları içeren bir dizi bilimsel araç kullandı ve deneyi tekrar yaptılar.
Sonuçlar, mikroglianın çıkarılmasının bu göreve yanıtlarını değiştirdiğini ortaya koydu. Farelerin yaklaşık % 50’si yukarıdaki% 20’ye kıyasla benzer bir süreden sonra bile olumsuz deneyimi hatırladı. Buradaki varsayım, mikroglianın bu anıları sağlamlaştırmanın ; unutulan ve hafızaya alınanın temelini oluşturduğudur. Çalışma, bu gözlemi sağlayan farelerdeki bağlantıların yeniden düzenlenmesinin olduğunu göstermektedir.
Bu bilim topluluğu için heyecan verici bir çalışma olsa da, insan beyninin anlaşılmasını ve kendi unutma yeteneğimizi geliştirmek için ne anlama geliyor? İnsan beynindeki resmin oldukça farklı bir şey olma olasılığının daha yüksek olduğunu hatırlamak önemlidir. Fare ve insan mikrogliyası arasındaki farkların giderek arttığına dair kanıtlar artmaktadır.
Bu çalışmalarda hem insan hem de farelerde mikrogliayı neyin oluşturduğuna bakıldı ve yaralanmaya nasıl tepki verdikleri konusunda bazı farklılıklar bulundu. Bu, beyin bakımına verdikleri tepkinin de çok farklı şekillenebileceği anlamına gelir.
Bu nedenle, mikroglia için iş tanımı biraz daha karmaşıklaşmış gibi görünse de, insan mikrogliasını çevreleyen gizemin ve unutkanlıktaki rollerinin hala araştırılması gerekiyor. Ancak, genetik çalışmalarda önerildiği gibi, bu hücrelerin insan hafızası işlevinde de bir tür önemli rol oynaması mümkündür.
Kaynak : neurosciencenews.com