Göçmen Kuşlar, Bitkilerin Yeni İklimlere Taşınmasına Yardımcı Oluyor

Göçmen Kuşlar Bitkilerin Yeni İklimlere Taşınmasına Yardımcı Oluyor

Fotoğraf: Mürver yiyen genç bir Karabaşlı ötleğen kuşu ( Sylvia atricapilla ).

Küresel ısınmanın hızı ve habitatlar üzerindeki etkileri, türlerin değişen yaşam koşullarında hayatta kalabilmeleri için ayak uydurup uyduramayacakları sorusunu gündeme getirmekte. Bazı hayvanlar hızla değişen iklime uyum sağlamak konusunda hızlı davranabilir. Sesil canlılar olan bitkiler, yeni bölgelere taşınmak için; hayvanlara, rüzgara ya da su kaynaklarına ihtiyaç duyar. Bu tarz canlı ve cansız faktörler sayesinde bitki tohumları yeni nesiller oluşturmak için çeşitli bölgelere taşınır. Fakat bu dağıtım işi tipik olarak bitkinin orjininin belli bir kilometre uzaklığı içerisinde gerçekleşir.  González-Varo ve çalışma arkadaşları Nature’da yayımladıkları çalışmada göçmen kuşların bitki tohumlarını dağıtmakta oldukça büyük bir potansiyele sahip olduklarına değindi.

Bir bitkinin bulunduğu orjinde iklim tahammül edebileceğinden daha sıcak hale geldiğinde, daha serin ve kilometrelerce uzaktaki yeni bir bölgede kolonileşmesi gerekir. Bu sesil canlıların bu tarz durumlarda, coğrafi engelleri aşması bir yana, tohumlarını kilometrelerce uzak mesafelere nasıl dağıttığı bile tam olarak aydınlatılabilmiş değil. Fakat bu uzak mesafelerde gerçekleşen tohum dağıtımının mantıklı bir açıklaması; göçmen kuşların taşıma olayında rol almasına yorulmaktadır. Bu tür göçmen kuşlar, bitkinin meyvelerini yerken yeni bir canlı oluşturacak tohumları da yutarlar ve bitki türünün tohumunu orjininin sınırlarını onlarca ya da yüzlerce kilometre aşacak şekilde taşıyabilirler. Bu dağıtım metodunda, tohumlar kuşun sindirim sisteminden zarar görmez ve bitkilerin büyümesine yardımcı olan “gübrenin” içerisinde biriktirilir. Örneğin, söz konusu kuşlar; Avrupalı ​​göçmen kuşlar olduğunda, tohumların dağıtılacağı yerler, meyve oluşum zamanlamasına, kuşun Ekvator çevresindeki daha sıcak bölgelere güneye doğru ya da kuzeye doğru daha soğuk bölgelere yaptığı yolculukla çakışmalar olup olmadığına bağlıdır.

Bu karmaşık taşınım sürecinin birçok yönü şimdiye kadar bir gizemdi. González-Varo ve meslektaşları, göçmen kuşların yardımıyla bitkilerin hızlı iklim değişikliğine nasıl ayak uydurabileceğini araştırdı. Araştırmacılar, Avrupa’daki bitkilerin meyve oluşum zamanlarını, kuş göçü modellerini ve meyve tüketen kuşlar ile bu etli meyveli bitkiler arasındaki etkileşimleri analiz ettiler. Bu araştırmada seçilen etli meyveli bitkilerinin çoğunun tohumları göçmen kuşlar tarafından taşınmakta ve bu çalışma için seçilen bitkiler Avrupa’da bulunan odunsu bitki topluluğunun önemli bir üyesidir. Şimdiye kadar yapılan çalışmalarda, mevcut iklim gibi abiyotik faktörlere uygun modeller kullanarak bitki dağılımı ve kolonizasyonu tahmin edilmiştir. González-Varo ve takımının yaptığı bu çalışmada bu yaklaşım yerine kuş ve bitki toplulukları arasındaki 949 farklı tohum ve dağıtım etkileşiminden oluşan etkileyici bir veri seti, Avrupa’daki kuşların göç kalıpları ve bitkilerin meyve verme zamanlarına ilişkin veriler birlikte analiz edildi. Araştırmacılar ayrıca bitkilerin tohumlarının dağıtılmasından hangi kuşların sorumlu olduğunu belirlemek için kuş dışkılarından DNA analizleri de yapmıştırlar.

Araştırmacılar, tohumların taşınım yönünün, bitkilerin göçmen kuşlarla nasıl bir etkileşime girdiğine, bu etkileşimlerin sıklığına veya bitki tohumunu taşıyabilecek kuş türlerinin sayısına bağlı olduğunu varsamıştırlar. González-Varo ve meslektaşları, incelenen bitki türlerinin %86’sının, sonbaharda güneye doğru, daha kuru ve daha sıcak ekvator bölgelerine yolculukları sırasında kuşlar tarafından dağılmış tohumlara sahip olabileceğini, bitki türlerinin sadece üçte birinin bahar döneminde kuzeye göç eden kuşlar tarafından dağılabileceğini buldular. Bu incelenen taşınım eğilimi, Akdeniz bitki topluluklarına kıyasla ılıman bitkilerde daha belirgindi. Örneğin elde edilen bu sonuçlar (genel olarak iyi bilinen) meyve olgunlaşma zamanları ve kuşların göç modelleriyle uyumludur.

Bu araştırma ile türetilmiş tohum hareketlerinin belki de en çarpıcı özelliği, filogenetik evrim ağacıyla yakından ilişkili olmalarıdı ve Avrupa’da bulunan bitki türlerinin %35’inin göçmen kuşların kuzeye yaptıkları göçlerle bu bitkilerin tohumlarının uzun mesafeli dağılımının gerçekleştirildiği şeklindedir. Bazı bitki alt kümeleri, uzun bir süre boyunca meyve verme eğilimindedir veya kış boyunca meyveye sahiptirler. Bu durum, bitkilerin iklim değişikliğine ayak uydurma yeteneğinin evrimsel tarihleriyle şekillenebileceği anlamına gelmektedir. Bu elde edilen bilgi bizlere gelecekte Kuzey Yarımküre’de bulunacak bitki topluluklarının muhtemelen filogenetik olarak güneyden göç eden kuşların taşıdığı bitkilerle yakından ilişkili olacağını göstermektedir. Ya da başka bir deyişle, Ekvator’un güneyinde, daha kuru ve daha sıcak bölgelerde dağılım gösteren bitki türlerinin ezici çoğunluğunun, yeni yerlere taşındığında hızlı iklim değişikliğine muhtemelen daha az oranda ayak uydurabileceği, bunun yerine kuzeye daha serin iklimlere taşınmış birkaç ‘kazanan’ olacağı şeklindedir. Bu konu oldukça önemlidir. Örneğin; bitkilerin iklim değişikliğine nasıl tepki vereceğini anlamak, ekosistem işlevlerini ve besin zincirinin daha yüksek seviyelerinde bulunan toplulukların yapısını nasıl etkiledikleri konusunda ön görüler ve değerlendirmelerde bulunabilmek açısından elzemdir. Bu bahsedilen hususlarla birlikte, belirli bir bitki türünün tohumları için; kuşların bağırsaklarından geçmenin tohumun çimlenme başarısını etkileyip etkilemediğini değerlendirmek için daha fazla kanıt gereklidir.

Araştırmacılar, kuzeydeki daha serin iklimlere bitki yeniden dağıtımlarından hangi kuşların sorumlu olabileceğini belirlemek için, Avrupalı ​​göçmen kuşları; Palearktik (üreme mevsimi boyunca güney Avrupa ve kuzey Afrika’ya uçanlar) ve Afro-Palaearktik (kışı Afrikanın sahra altı bölgelerinde geçiren) olarak sınıflandırdılar.

Birkaç yaygın Palearktik göçmen kuş  Karabaş ötleğen ( Sylvia atricapilla ) veya Karatavuk ( Turdus merula ) gibi kuşlar yalnızca, Avrupa’nın daha serin bölgelerine yani kuzeye doğru yapılan bu önemli dağıtım hizmetinin çoğunu sağlamaktadır. Göçmen kuşlar, küçük ve rastgele olmayan bir bitki alt kümesini yeni bir bölgeye yerleştirebildikleri için; bu bitki göçlerinin iklim değişikliği koşulları altında yeni bir bölgeye taşınacak bitki türleri ve komüniteleri üzerinde güçlü bir etkisi olabilir.

İklim değişikliğinin yanı sıra bir başka önemli bir sorun daha söz konusu: Bitki tohumlarının uzun mesafelere dağıtılmasında rolleri olan kuşlar, insan ve çevresel kaynaklı değişiklikler  nedeniyle risk altındadır. Bu büyük ölçekli tohum yayılım etkileşimlerini anlayabilmek, iklim değişikliğine karşı en savunmasız alanları korumak için hedeflenen koruma eylemleri için bir yol bir yöntem sunabilir. Bu, göçmen kuşların kışlama alanlarında insan kaynaklı çeşitli baskı(yasa dışı kuş avcılığı gibi) oluşmakta ve bölge içinde-çevresinde koruma çalışmalarının artırılması gerekmektedir.

González-Varo ve meslektaşlarının sadece Kuzey Yarımküre bölgesinde tohumların yayılmasına odaklanması, çoğu ekolojik analizde olduğu gibi sonuçların belirli ölçeklere bağlı olmasına ve bu verilerin yorumlanmasının çeşitli sorunları da gün yüzüne çıkarmasına neden olabilir. Kuzey Yarımküre, Güney Yarımküre’den daha fazla kara alanına ve daha dik mevsimsel sıcaklık gradyanlarına sahip olduğundan, tohum-dağıtma etkileşimleri Güney Yarımküre’de veya su sistemlerinde meydana gelenlerden farklı sonuçlara sahip olabilir.

Örneğin, Quelea cinsine mensup tohum yiyen kuşlar, kurak mevsimi ekvatoral Batı Afrika’da geçirmek için Güney Yarımküre’den göç eder, ardından yağmurlar geldiğinde tekrar güneye doğru göç eder. Güney Afrika’ya gelişleri, genellikle; yıllık çim tohumlarının bol olduğu bu bölgedeki yağışlı mevsimin sonuna denk gelmektedir.

González-Varo ve meslektaşlarının kullandığı bu yöntem gelecekte yapılacak çeşitli çalışmalar için oldukça yararlı olacaktır. Örneğin; Güney Yarımküre’deki göçmen kuşların, küresel ısınma sırasında bitki topluluklarının yeniden dağılımını da etkileyip etkilemediğini araştırılması; aynı şekilde çeşitli su kuşu türlerinin deniz çayırı olarak bilinen su bitkilerinin, tohumlarının uzun mesafeli dağılımındaki etkilerinin keşfedilmesinde oldukça büyük yararı olacaktır.

Bu çalışma, göçmen kuşların, bitkilerin normalde kendi başlarına ulaşmaları zor olan ve bu bitki türlerine yaşamları için gereken uygun iklim koşullarını sunabilecek yeni yerlere bitkilerin taşınmasına nasıl yardımcı olabileceğine dair harika bir örnek sunmaktadır. Gezegenimiz ısındıkça, bu tür biyolojik mekanizmaların bitki topluluklarını nasıl yeniden düzenlediğini anlamak, gelecekteki tür dağılımlarına ilişkin tahminlerde bulunmak ve iklim projeksiyon modellerinden elde edilen bilgilerin tamamlanması için gerekli olacaktır.

Kaynak: nature.com

1.038 Kez Okundu

Nurevşan Gündoğdu

22 Ağustos 1998 Kütahya Emet doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimlerimi Niğde'de bitirdim. 2016 yılında Marmara Üniversitesi Biyoloji bölümüne başladım ve şuan son sınıf öğrencisiyim. Aynı zamanda ISWA Young Professionals Group ve ÜNİHAK üyesiyim. 2019 Şubat ayında bilimdeki gelişmeleri siz kıymetli okuyucularımızla paylaşmak için İnovatif Kimya ailesine katıldım.

You may also like...

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com
Kopyalamak Yasaktır!